İmam Hatipli Komşumuz İle
Merhaba. Ben 21 yaşında biriyim ve size anlatacağım durum geçen yıl başladı.
21 yaşında, gayet erkeksi, sakallı vs. maskulen bir gayim. Cinsel hayatımı da anlatmaya gerek duyulmayacak bir şekilde tanışma uygulamalarından sürdürüyor ve cinselliği de yaşıyordum. Ancak bu anlatacağım durum anlatmaya değer bence.
Üniversite okuduğum şehirdeki kaldığım apartmanda karşıma iki yeni öğrenci taşınmıştı. İlk dönemdi ve onlar 1. sınıftı. Ancak birinci sınıf olmalarına rağmen büyük görünüyorlardı, sanırım geç gelmişlerdi üniversiteye. Biri bıyıklı biri de bıyık sakal karışık 2 erkekti. Genelde apartmandaki öğrencilerle tanışıklığım yoktu. Derken iki üç gün sonra akşam vakti kapı çaldı. Kapıyı açtığımda sakallı olan çocuğu gördüm. Dairelerindeki bozuk lamba için tornavida istemeye gelmişti. Ben de biraz beklemesini söyleyip aramak için içeriye geçtim. Yalnız evde olduğunu bildiğime rağmen bir türlü bulamıyordum. İçeriye geçip oturmasını söyledim çünkü daha aramam gerekiyordu. Teşekkür edip içeriye girdi ve sandalyelerden birine oturdu. İçeri geçince tornavidayı bırakıp tanışmak için gidip el sıkıştım. Yakından bakınca birden gözüme çok etkileyici geldi. Simsiyah gözleri sakallarıyla öyle bir bütünlük içindeydiki. Pembe dudakları, kalın kaşları… Cidden etkilenmiştim. Bölümünü, lisesini, yaşını falan sordum klasik olarak. 22 yaşında olduğunu, imam hatip okuduğunu ve şimdi de İlahiyat hazırlık okuyacağını söyledi arkadaşı ile. Klasik giyiminden ve sakal tarzından dini bir yanı olduğu anlaşılabilirdi zaten. Bunları öğrenince belki bisexualdir diye aklımdan geçen düşünce hemen uçtu gitti tabii. Yine de onunla konuşmak çok hoştu. Yüzüne bakmak keyif veriyordu. Komşu tanışması vs derken çay içer misin diye sordum, 2 bardak çay içtik derken muhabbet ilerledi. Sohbeti keyifliydi. Sonra her zamanki gibi öğrenci klasiklerinden olan üniversite ortamı, kız arkadaşlar gibi konulara geldi sıra. Üniversite ortamına hemen alışmayı istiyordu, lisedeyken sıkılmıştı. Liseyi kendi isteği ile değil de daha çok ailesinden dolayı okuduğundan falan bahsetti. Kız arkadaşın var mı diye sordu, ben de yok dedim. Biraz şaşırıp; üniversitede hiç olmadı mı peki dedi, ben de hiç kız arkadaşım olmadığını söyledim. Sanki bunu söyleyince bıyık altından gülümsedi. Ben de ona sordum kız arkadaşın var mı diye, o da hiç olmadığını söyledi. İçimden büyük ihtimal dinden dolayı olmamıştır diye geçirmiştim. Daha sonra çayını falan bitirmişti derken arkadaşı kapıyı çaldı artık tornavidayı getirmesi için. Ben de kapıya uğurlamak için kalktım. Benim yatak odamın önünden geçerken odamın içinde dolabıma yapışık olan LGBT bayrağını gördü, bunu gördüğünü farkettiğimde bir an duraksadım. Acaba ne kadar kötü ve saçma bir tepki verecek diye düşünürken kafasını bana çevirip küçük bir gülümsemeyle başını salladı. Bu hiç de beklediğim bir tepki değildi. Kapıya geldik ve tekrar memnun oldum deyip elini sıkmak için elimi uzattım. O ise arkadaşının eve girdiğinden emin olduktan sonra bana yaklaşıp sarıldı ve sarılırken hiç beklemediğim bir şeyi farkettim. Eşofmanın önü kabarmıştı. Ve sarılırken o sertlikle bacağıma zorluyordu resmen. Neden ereksiyon olmuştu ve gösterdiği bu yakınlığın manâsı neydi?
Benden ayrılınca kendi kapısına doğru yöneldi ve kapısını kapatırken sessizce güzel bayrakmış diyerek kapısını kapattı. Ben durumun şaşkınlığı içerisinde kapıyı kapadım ve olayın bu kadar hızlı gelişmesi ve hatta bir İlahiyatçıyla bunu yaşamamın karşısında ne düşüneceğimi bilemedim. Ben mi yanlış anlamıştım yoksa mesaj mı veriyordu?
Kendimi toparladıktan sonra gidip tornavidayı bulmaya çalışırken dağıttığım etrafı düzenlemeye başladım. Yarım saat geçmeden kapı çaldı. Kapının çalması beni birden heyecanlandırdı. Kalbim atmaya başlamıştı çünkü yine o olabilirdi. Kapıyı açtım ve karşımda yine o vardı.
– Tornavidayla işimiz bitti, saat biraz geç oldu ama geri vermeyi yarına bırakayım demedim, dedi.
Ben de önemi yoksa kalsa da olurdu bir süre ama yine de sağol deyip tornavidayı aldım. Biraz bekledi ve düşünerek ekledi.
– Aslında bant da lazım lamba için, sende var mı ayıp oluyor ama böyle çok istedik, dedi.
Ben de var ama bulması biraz zor oluyor karışıklıktan, bekle deyip içeri aramaya girdim. 2 dakika içinde bulmuştum hemen ve kapıya doğru giderken onun hiçbir şey söylemeden içeriye geçip koltuğa oturduğunu gördüm. Bandı uzatmak için yanına gittiğimde ayağa kalktı ve ben bandı uzattığımda elimden tuttu ve dayanamayacağım deyip dudağıma yöneldi. Bir an duraksadı, gözlerime baktı ve sertçe öpmeye başladı. Ben de ona aynı şekilde karşılık verdim. O kadar aç bir şekilde öpüşüyorduk ki sanki yıllardır kimseyle öpüşmemişiz gibi. Sakallarımız birbirine karışıyordu, sert kısımları yüzümüze batıyordu. Ancak o batması bile ayrı zevk veriyordu. Öpüşürken gözlerimi açıp ona baktım, o ise gözleri sımsıkı kapalı sadece dudaklarına odaklıydı. Bir süre sonra o da simsiyah gözlerini açtı ve bana baktı. Göz göze geldiğimizde öpüşmeyi bırakıp yüzüne zevk dolu bir gülümseme yerleştirdi. Bu nefes kesici yüze daha fazla dayanamayıp boynundan sıkıca tutup dudaklarına yapıştım yine. Soluk soluğa öpüşmemiz devam ederken ellerimiz de artık yukarıdan aşağılara inmeye başlamıştı. Ben onun sımsıkı götünü sıkmaya başlamışken o da pantolonumun üstünden benim önümdeki sertliği eline almıştı. Dudaklarından ayrılıp boynuna yöneldim, boynunu yalarcasına öpüyordum. Elimi eşofmanının içinden sokup teninin sıcaklığını hissetmeye başladım. Ve hızla kemerimi çözüp pantolonumu indirdim. Kafasından tutup aşağı bastırdım, sikimle yüzyüzeydi artık…
Olayın devamını yazmamı beğenileriniz belirleyecek. 🙂