Maziden gelen sürpriz…

Asian

Bir kaç hafta önce otobüsle eve dönüyordum. Otobüs kalabalıktı ve ben ayakta, bitkin bir şekilde ineceğim durağın gelmesini bekliyordum. O sırada ilerideki bir koltuk boşaldı ve hemen atılıp oturdum. Karşımda benimle aynı yaşlarda biri oturuyordu. Otururken bir an yüzüne baktım, o da bana baktı. Başımızı çevirdik.

Olur ya, karşındakini tanıdığını zannedersin, emin olamazsın, acaba dersin… O şekilde düşüne düşüne ineceğim durağa kadar kafa patlatan yolculuk sürdü. adapazarı escort bayan Bir kaç kere göz göze geldik. Yok, tanıyorum ben bunu ama nereden? Bir türlü çıkartamıyorum.

Son kesiştiğimizde hafifçe gülümsedi, ben tepki veremeden kaldım. Acaba? Niye gülümsüyor bu adam bana? Tanıdık mı? Nerden? Neden hatırlamıyorum? adapazarı escort Ya tanıdık değil de bana asılıyorsa… Hay Allah…

Üstüm başım düzgün… Eteğim biraz sıyrılmış, uzun bacaklarım dikkati çekiyor her zamanki gibi ama fazla değil… Askılı bluzum iri memelerimi biraz meydana çıkarıyor, sabah kuaförde saçlarım fönlenmiş… Tamam dikkat çekiyorum ama, böyle ulu orta asılmaz herhalde böyle kibar, beyefendi tavırlı, temiz yüzlü, yakışıklı bir erkek…

Kim olduğunu, tanıyıp tanımadığımı çıkartamadan ineceğim durağa geldim, fırlayıp kalktığımda o da benimle aynı anda kalkmış, kapıya ilerliyordu. Demek aynı durakta iniyorduk. İndik. Bir an durup bana döndü, ben ilerledim. Arkamdan seslendi,

-“Bakar mısınız?”

Dönüp baktım. Gülümseyerek bakıyordu bana… İçim bir hoş oldu. Yakından bakınca gözlerindeki tanıdık çizgiler iyice dikkatimi çekti. Yok, ben adapazarı anal yapan escort

bunu tanıyordum bir yerlerden… Yakın dönemde olsa çıkarırdım. Yoksa daha mı eski? Okul dönemi? O anda,

-“Gül?” dedi tereddütle… Ben de aynı şekilde,

-“Efendim?” dedim. “Tanışıyor muyuz?”

-“Sen de beni tanıyamadın di mi? Mert ben… İlkokuldan…”

İnanamıyordum. Gerçekten maviş gözleri değişmemişti ama ilkokul beşinci sınıftan beri görmediğim uzun sıska Mert’in her yeri değişmiş, yakışıklı, zımba gibi bir şey olmuştu. Tanıyamamam o kadar doğaldı ki… Şaşkınlıkla,

-“Mert? Ne kadar değişmişsin? Tanıyamadım inan…” dedim ellerimi uzatırken… İki elimi de alıp avuçlarında sıktı. İlkokul boyunca beraber okumuştuk. Gülerek baktı,

-“Sen de değişmişsin. İnan, okuldaki Gül’e benzemiyorsun şu anda… Hem de hiç…” Güldüm,

-“Dişleri telli, sıska bacaklı Gül’ü bekliyordun herhalde Mert…” diyerek şaka yaptım. O hala hayran hayran bana bakmakla meşguldü. Baştan aşağı süzüyordu beni,

-“Gerçekten… Sen… Sen o Gül değilsin. Başkalaşım geçirmişsin, afet bir kadın olmuşsun” deyince yanaklarım kızardı. “Pardon ama kendimi tutamadım. İçimden geleni söylemek istedim bir an… Vaktin var mı, bir şeyler içelim mi şu kafede?”

Oturduk. Eski günlerden, arkadaşlardan bahsettik. Okul hatıraları, komik olaylar falan bir iki saatimiz sohbetle geçti. Turizm şirketi varmış. Evlenip boşanmış. Parmağımdaki alyansa bakınca ben de ona üniversite biter bitmez evlendiğimi, kocamın pazarlama şirketi olduğunu, sürekli yurtiçinde dolaştığını falan anlattım. Ayrılırken telefonlarımızı alıp verdik. Çok memnun olmuştuk ikimiz de…

Aradan birkaç gün geçti. Mert’in aramasını bekledim, aramadı. Ben de baktım aramıyor, kendim telefon açtım. Aramama sevindi. Yerini ve zamanını belirledik. Buluştuk. Sanki yeni tanışan insanlar gibi heyecanla hazırlanarak gitmiştim buluşmaya… Genç kızlığımdaki flörtlerimden biriyle buluşur gibi heyecanlıydım.

Birkaç kez tekrarlandı buluşmalarımız… Her defasında bir sürü sohbet, muhabbet… Onda da, bende de anlatacak hikaye çoktu. Onu dinliyordum, arada bir katkı yapıyor sonra onun dudaklarına bakıp kendimden geçiyor, dalıp gidiyordum. Ona dokunmak, öpmek, okşamak geliyordu içimden…

O da bana sevecen gözlerle bakıyordu. Öyle iyi bir dinleyiciydi ki sonunda bir baktım, içimdeki sıkıntıları, kocamdan kaynaklanan ve sır gibi içimde sakladığım dertlerimi bile aktarıvermişim. Kocamın bitmek bilmeyen işleri, günler boyu süren seyahatleri, yalnız kalmalarım, her şey…

En son birkaç gün ben aramayınca bu kez Mert aradı beni… Aslında ben de deli gibi aramak, onu görmek, yanında olmak istiyordum ama, bir yandan da kendimden, isteklerimden, olayın sonunun nereye varacağından korkuyor, çekiniyordum.

Evliydim. Bir kocam vardı ama uzaklardaydı hep… Yalnızdım. Günler, geceler boyu yalnızlık, canıma tak diyen tek başımalık, sevgi, şevkat, hatta ne yalan söyleyeyim, sevişmeyi, seksi arayan, özleyen, bunalan bir ev kadınıydım. Ben cinsel bunalımların içinde savrulup dururken Mert bir güneş gibi içimi ısıtmıştı buzdan soğuk tundra iklimimde…

-“Bana gelsene Gül…” dedi telefonda… “Evim şuracıkta… Çıkamıyorum, rahatsızlandım… Gelirsen mutlu olurum”

-“Bilemiyorum, olmaz Mert… Evine gelmem doğru olur mu? Evli bir kadınım ben… Yakışık almaz… Gören olursa… Kocam…”

Oysa ben de özlemiştim onu, hem de köpek gibi… Sohbetini… Sıcak gülüşünü… Gülerken kenarında kaz ayakları oluşan mavi gözlerini… Konuşurken sürekli hareket edip duran, koluma omzuma dokunup duran uzun parmaklı ellerini…

Dakikalarca konuştu benimle, ikna etmeye çalıştı. Benim itirazlarımı çürüttü, sonunda kandırdı. Evinin adresini verdi. Aceleyle, fakat özenerek, uzun uzun hazırlandım. Acele bir duş, makyaj, şık bir etek bluz, siyah dantel çamaşırlar, jartiyer takım, ince çoraplar, yüksek topuklu ayakkabılar… Niyeyse, kendimi ona beğendirmek gibi bir kaygı vardı içimde…

Evden çıktım, kısa bir yürüyüşten sonra evinin bulunduğu sokağı ve apartmanı buldum. Asansörle yukarıya çıkarken aynada kendime baktım. Aynadaki kadını kendim de beğenmiştim. Az sonra kapıyı açtığında Mert’in yüzünde de aynı beğeni ifadesi belirginleşti.

-“Hani rahatsızdın sen Mert bey? Dışarıya çıkamıyordun?Seni yalancı…” dedim görür görmez… Elimi tutup içeriye çekti hafifçe…

-“Evde daha rahat ederiz diye düşündüm Gül… Koskoca kadınsın, ilkokul çocuğu gibi çekinme lütfen, gel…”

Onun meydan okuyan, kışkırtan tavrına karşılık ben de itiraz etmeyi bıraktım artık… İçeriye davet etti. Salonda koltuğa oturdum. Yine o şen şakrak, havadan sudan muhabbetlerimize başladık bir anda…

Ben bir yandan konuşurken bir yandan etrafa, eşyalara göz gezdiriyordum. Hala biraz tutuktum. Yabancı bir erkeğin evindeydim. Arkadaş havalarında olsak da, aramızda inkar edemeyeceğimiz bir elektrik, bir çekim alanı vardı. Kalkıp salonun köşesindeki modern mutfakla geniş salonu ayıran, önünde yüksek tabureler dizili tezgaha yöneldi.

-“Ne içersin Gül? Sana bir şey ikram edeyim” dedi.

-“Bilmem ki, neyin var?”

-“Bira, viski, votka, kahve, çay, ne arzu edersen…”

-“Tipik bekar evi gibi desene…” dedim gülerek… “Ne ararsan var. Evine gelen kadınlara her istediğini verebilirsin. Viski alayım bari…”

Mert de güldü, kadehleri, viskiyi çıkarıp iki kadeh doldurdu, şişeyi de yanına alıp getirdi. Etrafıma bakınıyordum, sanırım yatak odasına açılan bir kapı… Hayli geniş salon… Oturduğumuz yatak büyüklüğündeki geniş koltuk… Köşede Amerikan bar… Sanki ev değil, bir garsoniyer… Gülümsedim, aklımdan geçenleri söyleyiverdim,

-“Darılma ama garsoniyer gibi burası… Çok kadın getiriyor musun bakayım buraya?” dedim…

-“Bilirsin işte… Tipik bekarım ben de… Hayat yalnız yaşanmayacak kadar kısa… Ama lütfen kendini o günlük ilişkilerin kadınlarıyla bir tutma… Maziden gelen bir arkadaşlığımız var, sana saygım sonsuz… Telefonda hatırlattığın gibi, evli bir kadınsın üstelik…”

Yanıma oturup kadehimi uzattı, tokuşturup içmeye, sohbetimize kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Sohbetin sıcaklığı mı, yoksa kısa sürede ikincisini doldurduğu kadehimin etkisi mi bilmiyorum, sıcak basmıştı beni iyice…

İçim kaynıyor, neşeyle konuşup duruyordum. Yüzümde güller açıyor, Mert’e sürekli gülümseyerek bakıyordum. Gelmeden önce ikna etmeye çalıştığı Gül’den eser kalmamıştı iki kadeh visk**en sonra… Ne kocam geliyordu aklıma, ne evliliğim… Kendimi kaptırıp koyvermiştim.

Oturduğum yerde sürekli kıpırdanıyor, eteğimin gitgide sıyrılmasına, bacaklarımın açılmasına aldırış etmiyordum. Ben konuşurken sürekli hayran bakışlarının üstümde dolaşması, bacaklarıma okşarcasına bakması hoşuma gidiyordu. Sonunda Mert uzanıp elimdeki boş kadehi aldı, yandaki sehpanın üzerine bıraktı. Yanıma biraz daha yaklaştı,

-“Çok hızlısın Gül… Ben daha birinci kadehi bitirmedim” dedi gülümseyerek…

-“Sohbet güzel olunca, içki nasıl bitiverdi anlayamadım” dedim ben de…

Kadehi tutan elim boş kalınca kucağıma koymuştum. Elini uzatıp elimi tuttu. Diğer kolunu da omzuma dolamış, iyice yaklaşmıştı bana… Nefesinin sıcaklığını duyunca vücut sıcaklığım da iyice arttı. Kaynama noktasına yaklaştım iyice… İkimiz de sustuk. Konuşmuyor, göz göze bakışıyorduk.

-“Mmmm…” dedi sonunda… Kucağımdaki elimi bıraktı, çoraplı bacaklarımda parmak uçlarını gezdirdi. “Jartiyer giymişsin…” dedi boğuk bir sesle… “Her zaman giyiyor musun? Yoksa bana geleceğin için, benim için mi bu?”

-“Yok… Her zaman giymem… İşte…” diye kekeledim. Yanaklarım kızardı. Teşhirciliği öyle abartmışım ki, jartiyerimi bile görmüş adam…

-“Biliyor musun Gül? Beni en çok tahrik eden şey bu… Çoraplar, jartiyerler, danteller… Bir kadına en çok yakışan, kadın yapan şeyler… İzin verir misin? Biraz okşayabilir miyim?”

-“Yoo… Hayır… Yapma Mert… Kocama ihanet etmedim hiç… Yapma… Pişman olmak istemiyorum. Lütfenn…”

Oysa Mert benim cevap vermemi beklemeden okşamaya başlamıştı bile… Dizime koyduğu eli beni erite erite, çorabımın üzerinden okşaya okşaya yukarıya tırmanıyordu. Elimin tersiyle vurup kalkmam, oradan kaçmam gerekirdi değil mi? Namuslu, evli bir kadın bunu yapardı evet… Ama yapamadım. İçimi kavuran, yakan şehvet, seks arzusu bitiriyordu beni… Bir uçtan bir uca savrulup duruyordum.

Beynim, mantığım “çık git buradan, evine git” diyordu. “Azgın fahişenin tekisin. Jartiyerler, hazırlıklar falan… Orospu… Kocana ihanet ediyorsun. Hiçbir şeyden habersiz, senin için çalışan adamı boynuzlamaya ne hakkın var” diyordu.

Oysa içimdeki sekse susamış kadın “bırak kendini” diyordu. “Bırak kollarına… Yakışıklı, dalyan gibi herif… Seviş onunla… Altına yat… Bırak siksin seni doya doya, kanırta kanırta… Kocan erkek olsaydı da, seni yalnız bırakmasaydı bu kadar… Nerden haberi olacak? Bırak vicdan yapmayı… Seviş onunla… Sikiş… Geceler boyu mastürbasyon yapmaktan bıkmadın mı?”

Mert’in eli iyice sıyrılmış kısa eteğimin de altına girmişti bu arada… Jartiyer çorabımın dantellerini okşuyor, dantelin bittiği yerde çıplak bacaklarımda onun ateş gibi parmakları ateşten izler bırakıyordu. Aramızdaki çekim gücü nerdeyse elle tutulur hale gelmişti.

Eğildi, dudaklarıma bir öpücük kondurdu, geri çekildi. Benden bir tepki bekliyordu. Bense geri dönülmez noktayı aşmıştım artık… İyice gevşemiş, yayılmış, ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. Gülümsedim sadece… Onu onaylar, teşvik eder bir tavırla…

Benim tepkisiz kaldığımı, aksine devamını beklediğimi görünce bir anda başımı ellerinin arasına alıp dudaklarıma yapıştı. Eze eze öpmeye başladı. Ben de karşılık verdim ona… Deliler gibi birbirimizin dudaklarını emiyorduk.

Elleri her yerimde dolaşıyordu öperken… Bluzun üzerinden göğüslerimde… Çıplak omuzlarımda… Sırtımda… Ben de aynı şeyleri ona yapıyordum. Gömleğinin kumaşının üzerinden sert kaslarını okşuyordum deli gibi… Gömleğin eteklerini pantolonundan kurtarmış, ellerimi sırtında, çıplak teninde dolaştırıyordum.

Bir an durdu, kendini geriye çekti. Hırsla birbirimizi süzdük. İkimiz de nefes nefeseydik. Göğsüm inip kalkıyordu.

-“Dur… Mert… Başım dönüyor… Yapmayalım bunu… Yanlış bu yaptığımız… Hani… Hani bana saygın sonsuzdu? Evli bir kadınsın diyordun?” diye kekeledim. Son bir çabayla, belki dinler diye…

Oysa ona değildi itirazım, kendimeydi. Kendi arzularıma, içimdeki çağlayan şehvetime, seks isteğime konuşuyor, içimdeki azgın orospuyu zaptetmeye çalışıyordum. Elimi tuttu, önüne götürdü. Pantolonun üzerinden taş gibi olmuş erkekliğini avuçlattırdı bana…

-“Geç kaldın bebeğim… Uçak kalkışa geçti. Offf… Gül… Seni nasıl istediğimi görmüyor musun? Sen de benden farksızsın. Sen de beni istiyorsun. Sen anlatmadın mı kocanın seni ihmal ettiğini? Sevgisiz bıraktığını?

-“Biliyorum, ben anlattım ama…”

-“Hadi bırak itiraz etmeyi… Tadını çıkar bu hayatın, bu yaşadığımız anların… Sevişelim sadece… Salt seks istiyorum senden… Sana gerçek seksin ne olduğunu göstereyim, anlatayım… İstemezsen bir daha buluşmayız, sevişmeyiz…”

Son bent de, son savunmam da yıkıldı o andan sonra… Bluzumun eteğini tutup başımdan yukarıya çıkarıverdi. Siyah transparan kumaştan sütyenimle kalmıştım karşısında… Kavun büyüklüğündeki memelerim sütyeni zorluyor, kahverengi uçları zevkten incecik kumaşı delecek gibi irileşmişlerdi.

Ellerini arkama götürüp kopçalarını açtı, sütyenimi de fırlatıp attı. Kocamın sevişirken yalamaya doyamadığı iri memelerim şimdi yabancı bir erkeğin gözlerine, hayranlık dolu bakışlarına meze oluyordu.

-“Çok güzel…” diyerek bir nefes koyuverdi. “Harika memelerin var Gül…”

-“Ama ben senin memelerini görmedim daha…” dedim utancımı yenmeye çalışarak…

Ellerimi erkeğin gömleğinin düğmelerine götürdüm, titreyen parmaklarımla hepsini çözdüm, gömleğini çıkardım. İkimiz de belden yukarımız çıplak birbirimize bakıyorduk. Eğildi, sırayla meme uçlarımı yalayıp emdi, elleriyle avuçlayıp sıktı, okşadı. Beni zevkten inletip durdu dakikalarca…

Sonra geri çekildi. Bu kez ben onun geniş göğsüne kapandım. Okşamaya başladım. Ellerimle, dudaklarımla… Onun bana yaptığını yaptım, minicik göğüs uçlarını yaladım, emdim. Saçlarımı okşayıp duruyordu inleye inleye…

Aşağıya indim. Kaslı karnını öpe öpe kasıklarına geldim. Pantolonun kemerini açıp aşağıya sıyırdım. Önünde diz çökmüş vaziyetteydim. Kalçasını kaldırıp pantolonunu çıkarmama yardım etti. Baksır küloduyla kalmıştı. Penisi sertleşmiş, külodu zorluyordu içerden…

Eğildim külodun üzerinden dişlerimle ısırır gibi yaparak inlettim erkeği… Okşadım bir süre… Sonra elimi önündeki aralıktan içeriye soktum. Taş gibi olmuş erkekliğini tüm sıcaklığıyla parmaklarımın arasına hapsettim, sıktım.

-“Mmmm… Güzelmiş…” dedim beğeniyle… “Çok iri, çok sert bir şey var galiba burada…”

-“Ohhh… Hadi Gül… Görmek istiyorsan, çıkar onu dışarıya… Rahatlasın biraz… Canım yanıyor külodun içinde…” diyerek inledi.

Çıkardım külodunu da, sıyırıp attığımda bacaklarının arasında tüm heybetiyle dikilen penisine hayranlıkla baktım. Kocamın sikinden büyüktü. İrice, yumruğum büyüklüğündeki başı, kan damarlarının boğum boğum sarmaladığı uzun ve kalın gövdesi, altında topluca duran iri taşaklarıyla güzel bir aletti.

-“Daha bakacak mısın?” diye sabırsızlandı sikin sahibi… Gözleri kocamın fazla elleyip pörsütmediği, dimdik duran göğüslerimde dolaşıyordu bu arada… Parmaklarımın arasında okşadım sikini,

-“Acele etme…” dedim. “Bırak biraz tadını çıkarayım…”

-“Dayanamıyorum artık… Ne yapacaksan yap şuna…”

İştahla inceledikten sonra küçük küçük öpücükler kondurmaya başladım. Az sonra işe dudaklarımın yanı sıra dilimi de katıyordum. Yirmi santimi geçik aletin her yanında, şapkasında, gövdesinde dilimle dolaşıyor, erkeğimi kıvrandırıyordum.

Ağzımı kocaman açıp iri başını dudaklarımın arasından içeriye kaydırdım. Dilimle okşuyor, emiyordum başını… Gözlerimle ona bakıyordum. Tepkilerini, aldığı zevki görmek hoşuma gidiyordu sikini yalayıp emerken…

-“Ohhh… Çok güzel oral seks yapıyorsun Gül… Harikasın…” diye inledi. Biraz nefes alabilmek için boğazıma kadar soktuğum sikini ağzımdan çıkardım. Tükürüklerimle iyice ıslanmış aleti elimle sıvazlamaya devam ederken,

-“Karşında beş yıllık evli bir kadın var Mert…” dedim. “İlkokuldaki şaşkoloz kız yok karşında…” Koltuğa iyice yayılmış, bacaklarını aralamış, gözleri yaptığım işteydi.

-“Evet canım… Görüyorum… Kim öğrettiyse çok iyi öğretmiş…”

-“Kocam öğretti. Yalamayı, emmeyi, sevişmeyi… Artık benim istediğim kadar yapamıyor ama, başlangıçta harikaydı. Usta sikici gibi öğretti bana her şeyi…” Saçlarıma asılıp sikini ağzıma sokarken inledi Mert,

-“Ohhh… Çok güzel öğretmiş canım… Kocana teşekkür borçluyum… Delirtiyorsun beni…”

Emdim, yaladım, boğazıma soktum, çıkarıp yanaklarıma sürdüm, torbalarını okşadım, onları da yaladım, toplarını emdim canını yakmamaya çalışarak… Arada kasılmaya başlayınca bırakıyor, geçince işime devam ediyordum.

Oraldan sıkıldım bir süre sonra… Amım iyice kızışmış, sulandığını hissediyordum. Tanga külodun ağı şişmiş amımın dudakları arasına giriyor, klitorisimi rahatsız ediyor, huylandırıyordu.

Sonunda bırakıp kalktım. Eteğimin kopçasını açıp aşağıya sıyırdım. Altımdaki tek giysi olan tanga külodun yanlarından tutup çekiştirdim. Jartiyerimin kopçalarını, çorabımın dantellerini düzelttim. Etrafımda dönerek bir tur yapıp jartiyerin kopçalarıyla bölünmüş bembeyaz, süt gibi kalçalarımı, külodun ağı arasında kaybolmuş am dudaklarımı seyrettirdim ona…

Hırsla bakıyordu ona sunduğum seksi manzaraya… Dayanamayıp atıldı, kalçalarımdan tutup kendine çekti beni, koltuğun üzerine yatırıverdi boylu boyumca… Üzerime geldi kaslı erkek bedeniyle… Memelerimi emdi, kalçalarımı avuçladı, her yerimi sıka sıka, canımı yaka yaka okşadı.

Külodumu çıkarmakla fazla uğraşmadı, sabırsızca bir hamlede yırtıp attı. Üzerimde sadece çoraplarım, jartiyerim, ayağımdan çıkarmadığım sivri topuklu lame siyah ayakkabılarım kalmıştı. Yeni temizlediğim, tüysüz, zevkten kabarmış dudaklarıyla pembecik parlayan kadınlık organıma baktı bir süre hayran hayran…

Sonra çoraplı ayaklarımı eline aldı, havaya kaldırıp dudaklarına götürdü. Ayak parmaklarımdaki kırmızı ojelerim görünüyordu ince siyah çorabın altından… Tek tek her bir parmağımı öptü. Ayak bileklerimden başlayıp her yanımı, bacaklarımın içini dışını çorabımın üzerinden öpe öpe, okşaya okşaya tırmanmaya başladı.

Islak dudakları her yerimde iz bıraka bıraka jartiyer çorabımın dantellerini, çıplak bacak içlerimi aştı, kasıklarıma geldi. Klitorisim kabarmış, başını dışarıya çıkarmıştı, görebiliyordum. Mert de başını eğdi, dilinin ucunu üçgenimin üst köşesine değdirdi yavaşça… Klitorisimi öptü dudaklarının arasına aldı, yaladı.

-“Ohhh…” diye inledim, şimşek çarpmış gibi sarsıldım.

Parmaklarımı saçlarının arasına geçirip kendime çektiğimde o da vahşice saldırmaya başladı amıma… Dili, dudakları çılgın gibi çalışıyor, amımın yalanmadık, dillenmedik yerini bırakmıyordu. İçimden sular akıyordu, deliriyordum.

Sonra bıraktı yalamayı… Doğrulup oturdu. Ellerini uzattı bana… Hemen anladım ne istediğini… Kucağına oturmamı istiyordu. Uzandığım yerden kalktım. Üzerine çıktım. Dizlerimi iki yanına koyup sikini elimle tuttum, deliğime hizaladım. Usulca alçaldım.

Sikinin başı amımın kapısını zorlamaya başladığında bırakıp boynuna sarıldım erkeğin… Oturmaya başladım. Dudaklarımı ısıra ısıra içime aldım aletini… Zevk suları akan amımı yara yara girdi kalın yarak… Vajinamı boydan boya kat etti, dibime kadar dayandığında kasıklarımız da birleşmişti zaten…

Traşlanmış kasıklarında yeni çıkmaya başlayan sert kılları klitorisime batmaya başladığında derin bir ohhh çekerek kendimi bıraktım. Biraz dinlendikten sonra, memelerimde, sırtımda okşaya okşaya dolaşan parmaklarının da etkisiyle fazla duramadım, oturup kalkmaya başladım. Giderek hızlandım sikinin üzerinde…

Bir süre sonra ikimiz de zevkten delirmiş vaziyetteydik. İnlemelerimiz salonda yankılanıp duruyordu. Kalçalarıma parmaklarını geçirmiş, sıkıp bırakıyor, arada ellerini yukarıya kaldırıp memelerimi okşuyor, uçlarını parmaklarının arasında eziyor, başını uzatıp uçlarını yakalamaya, emmeye çalışıyordu.

Artık dayanamaz hale gelmiştim. Oturup kalktıkça memelerim havalanıp iniyor, kasıklarımız birbirine vuruyor, et ete çarpışıyorduk. Kasılmaya başladım. Titreye titreye boşalıyor, orgazmın kanatlarında zirvelere yükseliyordum.

Kendimi kaybetmiş gibiydim. Ellerim sırtında kasılmış, tırnaklarımla sırtının derisini yüzüyordum. Vajinam sürekli kasılıp gevşiyor, içindeki koca siki emmek, yutmak, eritmek istiyordu adeta… Sonunda fırtına bitti, sakinleştim. Mert boşalmamıştı, içimdeki kazık hala dimdik, cop gibi duruyordu.

Belimden tuttu, oturduğu yerden kalktı beni de kaldırarak… İçimdeki kazık çıkınca bir oh çektim ama fazla sürmedi. Beni koltuğun üzerinde yüzü koyun uzattı, belimden tutup kaldırdı, dizlerimin üzerinde domalmış pozisyona getirdi. Bir hamlede arkamdan amıma daldırdı sopasını…

-“Ahhh… Yavaş…” diye inledim altında…

Oysa öyle hoşuma gidiyordu ki kalın aletin içimi doldurması, kalın kalın vajinamın duvarlarında sürtünmesi… Ben yavaş deyince hareketsiz kalan Mert bir süre bekledi öylece… Bu kez ben duramadım. Kalçalarımı ileri geri hareket ettirdim. Gözlerimi kapatmış, her kalça hareketimde içime sürtünüp duran koca sikin kalınlığına, bana verdiği zevke konsantre olmuştum.

Mert arkamda, fazla hareket etmeden sikini bana emanet etmişti. Ben sürekli gidip geliyordum sikinin ucunda, ateşin üzerinde çevrilen bütün koyun gibi hissediyordum kendimi…

Yanlış da sayılmazdı aslında… Koca yarak içimde gidip geldikçe ateşim artıyor, yanıyordum yine, yeniden… Sanki az önce feryat figan boşalan ben değildim. Yine yükselmeye başlamıştım.

Çoraplı bacaklarımı okşayıp duran, hareketsiz durup işin tadını çıkaran Mert de dayanamadı daha fazla… Jartiyerimi atın yuları gibi kullanarak pençeleriyle tutup kısrağın üzerine binmiş, pompalamaya başladı beni… Deli gibi gidip geliyor, kalçalarımı tokatlaya tokatlaya sikiyor, beni zevkten bağırtıyordu altında…

-“Hadi… Hadi… Boşal artık… Ölmek üzereyim…” diye inledim.

-“Geliyorum Gül… Boşalıyorum… Oohhh…”

-“Boşal canım… İçime boşal… Ahh… Erkeğim benim… Püskür içime…” diye inledim hunharca sikilirken… Kocam sikmediği halde almaya devam ettiğim haplara dua ederek… Son bir kasılmayla içimde iyice büyümüş sikini gömdü amıma, hareketsiz kaldı. Ben de kendimden geçip kasılmaya, çırpınmaya başladım.

Her şey bittiğinde koltukta uzanmış, göğsüne başımı koymuş, yorgun argın kendimize gelmeye çalışıyorduk. Başımı kaldırıp baktım. Jartiyerimin kopçası kopmuş, çorabım kaçmıştı. Dağılmıştım iyice… İçine giren koca sikin etkisiyle dudakları hala açık duran kadınlığımdan Mert’in beyaz dölleri süzülüyordu… Kendimi kirli hissettim. Doğrulup kalktım. Mert’in penisi bacaklarının arasında ölgün yatıyordu. Üstümdeki jartiyeri, kaçık çorapları çıkarırken,

-“Şuna bak… Sanki deminki canavar o değilmiş gibi nasıl da boynunu bükmüş…” dedim.

-“Bir öpücüğüne bakar sevgilim… Canavar hemen uyanır, sen merak etme…” dedi gülerek…

Banyoya gidip duşun altında ılık suyun altına girdim, güzelce temizlendim. Havluyu öylesine vücuduma sarınıp tekrar içeriye, Mert’in yanına gittim. Viski şişesinden birer kadeh daha doldurdum ikimize de, onunkini uzatıp yanına oturdum. Sessizce içkilerimizi yudumladık. Kadehimi yarıladığımda yine o tanıdık ateş bedenimi sarmaya başlamıştı.

Şeytanca bakışlarla Mert’in yüzüne baktım. O da anlamıştı bir şeyler olduğunu… Elimi bacaklarının arasında ölgün yatan sikine attım. Ateş gibi yanan parmaklarımla sikini okşadım. Kısa sürede sertleşti alet… Doğrulup banyo havlusunu üzerimden sıyırdım, kasıklarına eğildim. Diğer elimdeki kadehin dibinde iki parmak kalmış viskinin içine batırdım sikinin başını, sonra çıkarıp süzülen viskiyi dilimle yaladım.

Birkaç kez daha tekrarladım bunu… Viskiyi sikini bandıra bandıra bitirdim. Sonra da kadehi bırakıp sikini ağzıma aldım, ağzımın içinde yalayarak, elimle taşaklarını, gövdesini sıvazlayarak müthiş bir saksoya giriştim. Mert inleyip duruyordu sikine yaptığım muamele karşısında…

-“Ohhh… Yala bebeğim… Yala fahişem… Em… Sikimi em… Deli ediyorsun beni…” diye inlerken başımı iki eliyle tutup bastırmaya, gırtlağıma kadar sokup çıkarmaya başladı.

Adeta ağzımı sikiyordu. Kendinden geçmiş gibiydi, benim ne durumda olduğumu görecek halde değildi. Nefes alamıyordum artık… Kalın yarak boğazıma kadar giriyor, nefessiz kalıyordum. Zorla kendimi kurtardım, Mert’e çıkıştım nefes nefese,

-“Ne yapıyorsun aptal? İstediğin kadar bastır, ağzımdan mideme ulaşmaz sikin…” dedim.

-“Özür dilerim Gül… Öyle zevk veriyorsun ki oral yaparken, dayanamadım, kendimi kaybettim…”

Kızmıştım, kusacak hale getirmişti beni… Ama baktım, ellerini açmış, masum masum bana bakıyordu. Kızgınlığım bir anda geçti. Ben de dayanamadım. Kalkıp doğruldum, ellerinden tutup sikinin üstüne oturdum. Bir hamlede içime aldım sikini… Şehvetten titriyordum. Hızla sikinin üstünde oturup kalkarken boynuna sarılıp mırıldandım,

-“Buradan girersen midem daha yakın… Hadi… Deş beni…” diye mırıldandım kulak memesini ısırırken…

Bunu der demez, kudurmuş gibi kucakladı beni, sikini içimden çıkarmadan yere, uzun tüylü halının üzerine yatırıverdi bir anda… Bacaklarımın arasında makine gibi gidip gelmeye, beni deşmeye başladı sikiyle… Altında zevkten gözlerim kapanmış, kuruyan dudaklarımı yalıyor, başımı sağa sola atıyordum.

Bir bacağımı kaldırdı, omzuna koydu, o şekilde sokup çıkarmaya başladı sikini… Bu kez kalın yarak vajinamın farklı yerlerine temas ediyordu sanki, deliriyordum zevkten… İnlemelerim kısık feryatlara dönüştü. Tekrar orgazm oldum. Mert ise az önce boşaldığından bir türlü gelmek bilmiyordu.

Sikini çıkardı. Belimden tutup çevirdi, halının üzerine domalttı beni… Başımı bastırıp sikini arkamdan amıma geçirdi. Bir süre öyle gidip geldi. Bir ara çıkarıp arka deliğime sürttü sikinin başını… Ben yine heyheylenmeye başlamıştım oysa, onca boşalmaya karşın yine orgazm yolunda ilerliyordum siki içimde gidip geldikçe…

-“Yapma… Hiç ordan yapmadım…” dedim, dinlemedi beni… Zorladı. Ağlamaklı bir sesle “Acıyor aşkım, yapma lütfen…” diye yalvardım.

Zorlamasına rağmen giremeyince anal seksten ümidini kesen Mert, tekrar vajinama döndü, aletini gömdü içime… Kalçalarımı kavrayıp pompalamaya başladı sert hareketlerle… Yorulunca yana yattı, beni üzerine çekti. Hırsla, telaşla sikini içime aldım. Dakikalarca sikinin üstünde zıpladım.

Amımdan akan zevk suları kasıklarına, taşaklarına süzülüyordu. Son kez de göğsüne kapanıp kalçalarım orgazm kasırgasıyla titreyip kasılırken inleye inleye boşaldım. Bitmiştim. Kendimi yana atıp anne karnındaki fetüs gibi iki büklüm oldum halının üzerinde… Hala kasılmalar sürüyordu elektrik şokları halinde, tüm vücudum sarsılıp duruyordu.

Sakinleşip gözlerimi açtığımda Mert koltukta oturup beni izliyor, sikini eliyle sıvazlayıp duruyordu. Gülümsedim. Yorgun argın doğrulup bacaklarının arasına girdim. Beni defalarca boşaltan erkeğime minnet borcum vardı ve ödemeliydim borcumu… Kuruyan ağzımı ve dilimi sehpanın üzerindeki viski kadehinden bir yudum alıp ıslattım. Sonra da Mert’e günün bilmem kaçıncı oralını yapmaya başladım.

Birkaç dakika sonra artık son haddine gelen Mert boşalmaya başladı. Hemen ağzımdan çıkardım kasılıp duran, ucundan spermler fışkıran sikini… İtfaiye hortumu gibi memelerime tuttum, boşalması bitene kadar spermle yıkandım adeta…

Bu arada sikini sıvazlamaya da devam ediyordum. Tamamen boşalıp sertliği sönünceye kadar da bırakmadım. O koltuğa kendini bırakıp beni izlerken, ellerimle iki mememi okşaya okşaya erkeğimin, müthiş sikicimin kaygan spermlerini her tarafıma bulaştırdım ona göstere göstere… Hayran hayran bakıyordu yaptıklarıma…

Biraz dinlenip duş aldık beraber… Birbirimizi temizledik. İç çamaşırlarım, çoraplarım elden gitmişti. Üzerime sadece etek ve bluzumu, ayağıma ayakkabılarımı geçirdim. Makyajımı yaptım üstünkörü…

Daire kapısının önünde son kez öpüşüp vedalaştık. Dudakları dudaklarımı kemirirken sütyensiz bluzumun üzerinden memelerimi, kısa eteğimin altından külotsuz amımı mıncıkladı. Zorla, tüm gücümle iterek kollarından sıyrılabildim.

-“Yeter artık Mert… Azgın köpek gibi saldırıp durma… Ayrılamıyorum yoksa… Yine başa dönmeyelim” dedim şikayet edercesine…

-“Elimde değil Gül… Öyle güzel, öyle seksi kadınsın ki… Doyamıyorum sana…”

-“Getirdiğin her kadını becerdikten sonra böyle mi yapıyorsun? Kapının önünde bir daha baştan mı çıkarıyorsun?” dedim kinayeli kinayeli… Güldü,

-“O da elimde değil Gül’üm… Sikimde… Bu yarağı bir tadan bir daha tatmak istiyor, doyamıyor senin gibi… Hiç boş bırakmıyorlar sağ olsunlar…”

-“Yaa… demek öyle?” dedim kıskançlıkla… Sanki kocamın beni aldattığını öğrenmiş bir kadın gibi… Gülerek çocuk gibi büzdüğüm dudaklarımdan öptü,

-“Üstüne alınma ama… Evli kadınlara, kocasının sikemediği mutsuz ev kadınlarına zaafım var benim… Onları mutlu etmek görev benim için… Kocalarının seks yapmasını bilmeyen, işe yaramaz beceriksizler olduğunu anlamaları hoşuma gidiyor. Yarağımı yerken zevkten delirmeleri, kendilerini kaybetmeleri harika…”

Dayanamadım, kollarımı boynuna götürüp tekrar sımsıkı sarıldım. Dudaklarını kemirirken, bir ara önündeki kabarıklığı avuçladım. Hırsla,

-“Evet aşkım… Erkeğim… Anlatmak istediklerini çok iyi anlattın bugün… Ben de bu koca siki yemeden duramam artık… Bir gün benden bıkmazsın umarım…”

Eve zor gittim. Yürürken dizlerim titriyordu. Kapıyı açıp içeriye girdiğimde kalakaldım.

Kocam… Salonda oturmuş, benim gelmemi bekliyordu. Şaşkınlığımı attım, kollarımı açarak sevinmiş gibi yapıp kocama doğru yürürken bir yandan da aklımdan binbir türlü düşünce geçiyordu.

Altımda külot, içimde sütyen olmadan sokakta ne aradığımı nasıl izah edeceğimi düşünüyordum kocamla sarılıp öpüşürken… On gündür eve yeni gelen kocam beni soyup sikmeden bırakmazdı elbette… Hadi bir şekilde bunu atlatsam… Onu deli gibi özlemiş, azmış ev kadını rolü yaparken az sonra da orgazm taklidi yapacaktım.

Elimi kocamın pantolonun fermuarından içeriye sokup sertleşmeye başlayan sikini avuçladım. Bugün yaşadıklarımdan, yediğim yaraktan sonra, her zamankinden küçük gelmişti elime kocamın vasatın altındaki siki…

Kocam az sonra bu ortalama sikiyle beni sikecekti. Mert’in bilek gibi kalın yarağıyla haşat olmuş amcığıma girerken, benim vahşice sikildiğimi anlayabilir mi acaba diye dehşetli bir merak ve heyecan duygusu, korku vardı içimde…

Off… Kim ne derse desin… Ev kadınlığı çok zor iş… Hele benim gibi, zavallı kocasını elin adamıyla sikişip boynuzlayan azgın orospunun tekiyseniz… Kocanızdan saklayacak, gizleyecek şeyleriniz, günahlarınız, yalanlarınız varsa…

Komşumla apartman yöneticisi olduk.
35 yaşında esmer kahve gözlü balık etli bir vücuda ve iri göğüslere sahip bir kadınım. Evliyim, seksi olduğumun farkındayım ve erkeklerden de bunu esirgemiyorum ve hoşuma da gidiyor.

Kocamı sorarsanız yıllardır evli olmamıza rağmen hala beni sikerken hemen boşalan, fazla seks varyasyonu bilmeyen ama dünya iyisi bir erkek.

Apartmanımızda 2.katta oturan evli, yakışıklı bir erkek var ve ben ona bayılıyorum. Fakat bunu asla gösterme şansım olmamıştı. Her karşılaştığımızda ya onun karısı oluyordu, ya da benim kocam… En sonunda bir apartman toplantısı sırasında kat malikleri bir araya geldiğimizde onun da toplantıya katıldığını gördüm ve hemen onun karşısındaki yerimi aldım.

Herkes komşu olduğundan belli bir samimiyet zaten vardı, bakışlarımla onu yemeye başladım adeta. Diz üzerinde ve dar bir etek giymiştim, kısa bir yırtmacı da vardı. Bu sayede ona güzel frikik veriyordum. Beni fark ettiğini anladığımda ise pas vermemeye başladım, fakat ısrarlı bakışlarını hissetmeye başladım.

Evet avucuma girmeye başlamıştı. Toplantıda seçimler yapıldı. Ben başkan, o da yardımcım oldu. Kocam apartman işleriyle ilgilenmeyi sevmediğinden ben ilgileniyordum. Evrakları teslim aldık, çıktık.

Benimle yukarı, bize gelebileceğini, hesaplara birlikte bakabileceğimizi, önceki yönetimi kontrol etmemiz gerektiğini söyledim. Hemen kabul etti, asansöre bindik. Eşine bunu haber vermesi gerektiğini söyledi, kendi katında indi. Ben eve çıktım ve onun geleceğini kocama söyledim. Kocam,

-“Ne gerek var? Sonra yapardınız, şimdi bu saatte mi gelecek?” falan diye sıkıntılı konuşmalar yapmaya başladı. Oysa, onun geleceği, birlikte olacağımız beklentisiyle, benim amcığım sulanmıştı bile… Neyse, çok geçmeden zil çaldı. Kocam zili duyunca,

-“Ben odaya gidiyorum, gazete okuyacağım.” dedi,

-“Olmaz aşkım, ayıp olur adama… Hem ben evli kadınım. Hiç olmazsa nezaketen bir merhaba de, sonra gidersin…” dedim,

Kabul etti. Komşumuzu içeri buyur ettim ve kocamla tokalaştılar

-“Başımıza bir iş aldık komşum… Daha doğrusu eşiniz üstlendi. Ben de hiç yönetimde olmadığımdan yardımcılık da bana kaldı” dedi. Kocam,

-“Ya, ben biraz rahatsızım, dinleneceğim. Siz karımla hesaplarınıza bakın olur mu?” dedi ve bizi salonda yalnız bırakıp yatak odasına gitti. Ben tuvalete gidiyorum bahanesiyle salondan çıkıp gelirken de ara kapıyı kapattım. İşte şimdi yalnızdık. Başbaşaydık…

Hesaplara bakmaya başladık. Ben bu arada mutfağa gidip kahve yaptım ve getirdim. Şimdi ben ayaktaydım ve arkasında duruyor, üzerinden eğilerek masaya, yazdıklarına bakıyordum. Bu arada da iri göğüslerim ara sıra kazayla(!) omuzuna sürtüyordu.

Ben sürtündükçe yan gözle beni kestiğini görebiliyordum. Onun da artık hiç tereddütü kalmamıştı benim onu istediğimden… Ani bir hareketle kalemi defteri bırakıverdi ve bana dönüp,

-“Sanırım amacımız hesaplara bakmak değil, yanlış mı düşünüyorum?“ dedi. Rujlu dudaklarımı dilimin ucuyla yalayarak yanıtladım,

-“Kesinlikle doğru…” dedim. “Hesaplar bu gece en son ilgimi çeken şey… Benim ilgim de, aklım da başka şeylerde…”

-“Neredeyse iki senedir, apartmana geldiğimden, seni ilk gördüğümden beri seni istiyorum. Benim olur musun?” dedi kısık sesle… Ben de aynı istekli ses tonuyla yanıtladım erkeğimi,

-“Evet, tabi ki olurum. Ama kocamdan daha iyiysen…” dedim gülümseyerek,

-“Nasıl olduğumu merak etme, kendin göreceksin. Ama lütfen, eteğini kaldır, hazinelerini görmek istiyorum…” dedi.

Kocam umurumuzda bile değildi ama yine de korkuyorduk tabi ki.. Gözlerimi onun şehvetle kısılmış, bana sikecek gibi bakan gözlerine dikerek eteğimi yukarı sıyırdım.

Kırmızı string külotum vardı altımda… O istemeden gömleğimin üstten iki üç düğmesini çözdüm. Kırmızı dantel sütyenimi hafif parmağımla çekerek göğüslerimin büyüklüğünü de gözüne soktum. Hayran hayran, her an üstüme saldıracak gibi bakıyordu.

-“Biliyor musun, götüne hayranım” dedi bir anda… Onun bu pervasız konuşması bende şok etkisi yaratmıştı. Ben de aynı tonda yanıtladım,

-“Götümü asla siktirmedim. Sana da kolay vermeyeceğim. Ama ödülü hak edersen bunu düşünürüm.” dedim.

Ayağa kalkıp pantolonunun fermuarını açtı. Slip külodunun arasından sikini çıkardı ve ben gördüğüm şey karşısında dondum kaldım.

-“Merak etme 24 santimlik yarrakla tüm ödüller benim olur” dedi.

Önünde sik değil adeta bir baton macar salamı duruyordu sanki… Hayatımda gördüğüm en iri yarraktı ve yaklaşık 20 kişiyle sikişmiştim o ana kadar.

-“Şimdi sikime bir merhaba öpücüğü kondur ve bu akşam yakalanmadan burada bitsin” dedi.

Ben de kafasına ıslak bir dil atarak öptüm. O da beni masaya doğru eğdi, arkama eğilip kalçalarımı ayırdı, string külodun incecik ağını yana çekip amımı öptü ve götüme bir dil darbesi attı. Beni o halde, domalmış, eteğim yukarı sıyrılmış, arzudan titrer vaziyette bıraktı, pantolonunu toplayıp çıktı gitti.

Hemen banyoya koştum, ıslaklığımı tuvalet kağıdıyla sildim ve üzerimdekileri çıkarıp sadece iç çamaşırlarımla kocamın odasına daldım.

-“Beni hemen becer…” dedim,

-“Ne oldu ya?” dedi

-“Deminden beri senle sikişmeyi hayal ediyorum. Dayanamıyorum artık, hadi konuşmayı bırak, sik beni…” dedim. Kocam her zamanki gibi sikerken hemen boşaldı ve beni parmaklarıyla boşalttı.

Ertesi sabahı iple çektim. Komşuma telefon açtım ve iş yerine yakın yerlerde olduğumu söyledim. Bir emlak ofisi vardı. Beni davet etti. Hemen giyindim ve taksiyle iş yerine gittim.

Yüksek topuklu, arkası açık bir siyah ayakkabı, siyah düğmeleri açık bir gömlek, mini bir etek vardı üzerimde… Sekreteri vardı, beni odasına davet etti, sekreterine,

-“Rahatsız edilmeyelim” dedi.

İçeriye girince bunun manasını sordum. İş yerine çok kadın getirdiğini sekreterinin de bu konuda uzmanlaştığını, bunun bir şifre olduğunu söyledi. Beni koltuğa itti. Düşme hızıyla bacaklarım açılmış ve aralanmıştı ve önüme gelerek

-“Azgın fahişem bana sakso çek…” dedi,

Bu laf normal şartlarda beni katil edecekken aksine tahrik etmiş, aşırı hoşuma gitmişti. Önümde, pantolonun önünden çıkan inik yarrağıyla duruyordu. Bu hali bile en az kocamınki kadardı. Bu koca şeyi içime almak için sabırsızlanıyordum ve ağzıma almaya başladım.

Her dil darbemden sonra biraz daha sertleşiyor mesafe kat ediyordu. Konuşmalarından sekste argoya, küfüre bayıldığını anlamıştım. Bu da benim hoşuma gidiyor, daha çok azdırıyordu.

Ağzımı açmam gittikçe zorlaşıyor ağzımdaki yarrak adeta şahlanıyor, uzuyor, boğazımı zorluyordu. Uzun süre yalattı bana kendini… Taşaklarından ucundaki minik deliğine kadar yaladım her yerini… Sırılsıklam olmuştum ve daha bana dokunmamıştı

-“Nasıl beğendin mi?” dedi. Ben de bayıldığımı gizlemedim. Ne de olsa onu yemek için gelmiştim buraya…

-“Performansın benim için daha önemli yalnız iriliğinden…” dedim,

-“Sen hayatında performans görmemişsin…” dedi bana ve her yerimi öperek yalayarak beni soydu, koltuğa uzattı. Ayakkabımı ve külotlu çorabımı tekrar giydirdi.

-“Bir kadını kıyafetliyse mutlaka çorabı ve ayakkabısıyla sikerim.” dedi.

Değişik kuralları, beğenileri vardı ama tam bir hayvandı, damızlık bir boğaydı. Külotlu çorabımın kasıklarından yukarı olan bölümünü makasıyla kesti ve sadece kasıklarıma kadar kaldı çorap. Külodumun da ağındaki ipi keserek amıma ulaştı.

Sırılsıklam olmuş amımı şehvetle yalıyordu. Dilini çok iyi kullanıyor beni keşfediyordu. Am dudaklarımı ısırdı, emdi, göt deliğimi yaladı, somurdu adeta… Deli gibi olmuştum, kafamı bir yandan bir yana sallıyordum zevkten ve çığlıklar atıyordum.

-“Sessiz olmaya çalış” dedi, fakat huyum buydu, sessiz olamıyordum, sekreter kıza reklam olmuştum bile… Bir bacağım koltuğun sırt yaslama yerinde, diğeri aşağı sarkmış, amımdan sular sızarak koltukta yatıyordum.

Pantolonunu aşağıya sıyırdı ve içimi bir korku sardı aleti görünce… Bu azman nasıl girecekti bana, hala anlamış değildim. Pozisyonumu bozmadan bacaklarımın arasına girdi ve sikinin koca kafasını amımın dudaklarına sürtmeye başladı.

Artık sularım adeta çeşme gibi akıyordu, kafasını dudakların arasına verdi, ama boynu takılmış girmiyordu. Belimin altına bir yastık koydu ve bana da bir yastık verdi ve

-“Bunu yüzüne bastırmadan çığlık atma sakın…” dedi

Offf… Neler diyordu bu adam böyle? Neler bekliyordu ki beni… Ben hemen tedbirimi alıp yüzüme sıkıca bastırdım. O da zaten beni fazla bekletmedi ve öyle bir abandı ki, çok yüksek sesli tiz bir çığlık atmak zorunda kaldım.

Adeta bacaklarımın arasından, kadınlığımdan elektrik veriliyordu. İçim yanıyor ve titriyordum. Ama öyle böyle değil, zangır zangır titriyordum ve içimden bir şelale fışkırmaya başladı adeta…

Evet, ilk defa bu kadar şiddetli orgazm oluyordum ve daha henüz pompalamaya başlamamıştı. Bugüne kadar yediğim en iyi yarraktı. Yastığı yüzümden çektim ve,

-“Sik beni…” diyebildim. Yüzünde iğrenç bir gülümsemeyle

-“Merak etme kadın… Öyle bir sikeceğim ki orospum olacaksın…” dedi.

İşte senfoni başlamıştı, pompalıyordu. İçimde demirden bir kor gidip geliyordu. Bayılacak gibiydim. Her yerimden terler sızıyordu. Mahvolmuştum acıdan ve korkunç zevkten… Anlatamayacağım bir duyguydu bu.

Ve yaklaşık bir saat, aynı pozisyonda içimi alıştırana kadar kökleyerek pompaladı beni… Saymadım bile ama herhalde 10 kere falan orgazm olmuşumdur. Ama onu boşaltmayı becerememiştim hala… İçimden çıktı ve

-“Şimdi domal bakalım…” dedi.

Domaldım. Arkamdan amıma girdi. Bu kez daha rahat girmişti o koca siki içime… Amcığım elastikiyetini kaybetmişti sanki… Dudakları aralık duruyordu. İçime girdi ve devam etti. Yarım saat kadar da bu pozisyonda pompaladı. Hala boşalmamasına anlam veremiyordum ama sürekli “harikasın, harikasın…” diye söyleniyordu.

Bense neler konuştuğumu bile hatırlamıyordum. Daha sonra konuştuğumuzda anlattığına göre

-“Düz beni, becer beni, orospun yap beni…” gibi şeyler söylediğimi anlattı bana. Sanki çeşmem kurumuştu. Arkamdan pompalarken göt deliğimi kurcaladığını fark ettim ve

-“Aklından bile geçirme” dedim. Bir süre sonra içimden çıktı. Yarrağı tüm ihtişamıyla karşımdaydı. Harika bir şeydi. Sanki kadife kaplı bir demirdi.

-“Seni nasıl boşaltabilirim?” dedim. Ama tam anlamıyla dağılmıştım. Ne saç kalmıştı ne baş, felaket durumdaydım, makyaj falan hepsi viraneydi.

-“Ödülümü istiyorum sadece… Götüne boşalacağım” dedi. Ayağa fırladım

-“Hayıırrr… İmkansız…” diye sesimi bayağı yükselterek bağırdım. O anda suratıma okkalı bir tokat patlattı ve koltuğa savruldum.

-“Beni delirtme… Yıllardır bu göte hastayım. Seni de bu kadar siktim. Ödül verecektin, hak ettim. Alabildiğin kadarını sokacağım, merak etme… Bana karşı koyarsan kötü olur…” dedi ve koltuğun karşısında duran aynanın yanına gitti. Aynayı yana kaydırdı ve kamerayı gösterdi bana… Kayıttaydı kamera…

-“Hepsini çektim. Orospum olacağını da söylemiştim. Sen de seni sikerken bunu istedin.” dedi,

-“Çok istiyorum zaten erkeğim…” dedim. “Ama çok irisin, o koca sikinle paramparça olurum…” dedim .

-“Alabildiğin kadarını sokacağım kadınım…” dedi.

Yapabileceğim bir şey yoktu ve domaldım. Uzun süre okşayıp parmakladı. Sonra kremlemeye başladı. Bir kaç parmağı bir arada girer hale gelmişti. Sanki kadınlığımı okşarken olduğu gibi zevk almaya başlamıştım arka deliğimden… Amımdaki suları da sıvıyordu deliğime…

-“Hadi güzelim, dilinle ıslat yarrağımı…” deyip önüme geldi.

Ağzıma aldım, dakikalarca yalayıp ıslattım sikini… Beni bekleyen acının korkusuyla iyice ıslak ıslak tükürükleyerek yalıyordum. Ve arkamdaki yerini aldı. Uzun çabalamadan sonra, büyük acılar içinde sadece kafasını boynuna kadar aldım. O da anlamıştı ki daha fazlası girmiyor. Bana kızmıştı. Homurdanıyordu,

-“Ben de seni bir şey sandım…” dedi.

Sorunu bu yarrağı götten çok az kişiye sokması, çok az kadının arkadan alabilmesiymiş. Bu nedenle de artık amdan sikince boşalamıyor sadece götünden hoşlandığı karılarla yatıyormuş. Dışardaki sekreterini de bir senede alıştırıp şimdi istediği gibi sikiyormuş götünden…

Bunları anlatırken de sürekli itmeye çalışıyor ama ben asla alamıyor, çığlıklarla karşı koymaya çalışıyordum. Ondan sonra sikini dibinden tutup götümden kafasını çıkarmadan eliyle sikine mastürbasyon yapmaya başladı. Bir süre sonra hırlamaya inlemeye başladı. Sıcak sıcak, götümden içime sızmaya başlamıştı dölleri… Sonunda boşalmış, kabus sona ermişti.

Neyse, toparlandım giyindim. O meşhur aynada makyajımı yaptım. Sekreterinden çay istedi. Kız biraz sonra içeri girdi, getirdi çaylarımızı… Bana siyah bir külotlu çorap paketi uzattı ve

-“Eminim ihtiyacın vardır..” dedi gülümseyerek..

Anladım ki onun yöntemi buydu. Çaylarımızı içerken yanımızda bu kez sekreter kızla birlikte, beni hayvanca sikişini seyrettik kameradan… Hoşuma gitmişti. Yaklaşık bir yıldır düzenli sikiyor beni… Çoğu kez sekreteri de katılıyor aramıza…

Tatilde yaşadıklarım…
-“Seni çok özledim aşkım… Keşke yanımda olsaydın kocacım şu anda… Canım öyle sevişmek istiyor ki… Amım sırılsıklam şu anda, senin sikini istiyo…”

-“Offf… Yapma Gül… Delirtme beni… Ben de seni özledim bi tanem… Sen ne kadar ıslaksan, benim sikim de öyle, taş gibi… Amcığını çok özlemiş. İçine girsem diye deli oluyor.”

-“Mmm… Yalan söyleme bana… Senin sikini bilirim ben, duvar kovuğu bulsa girmek ister. Gülün amıymış, başka ammış bakmaz. Bir haftadır Amsterdam’dasın… Kırmızı lambalara gitmişsindir sen, Hollandalı kadın bulup sikmişsindir. ” Gevrek gevrek güldü kocam telefonda,

-“Kız yapma böyle… Zaten azmışım… Arkadaşlarla dolaştık biraz, sadece baktım ama… Sikmedim inan… Geçen gece de kulübün birine gittik, gösteri vardı. İlk defa görüyorum, böyle bir şey olamaz. Uff… Bi görsen Gül… Kulübün ortasında koca yaraklı herifler manken gibi karılara bir dalıyorlar, bir sikişiyorlar herkesin içinde… Işıklar, mışıklar… Aklın durur… Görmen lazım… Bir daha beraber gelirsek seni de götüreceğim oraya…”

-“Yok artık… Siki kalkmış, sikiş izleyen heriflerin arasına mı sokacaksın beni aşkım? Sonra o koca sikli herifler beni de sikerler orda…”

-“Kızım, zaten erkekten fazla kadın var içerde… Millet karısıyla, sevgilisiyle geliyor, sikiş seyrediyorlar. Sahnedekileri izlerken oturdukları yerde sevişen sevişene… Hem zaten öyle acaip bir ortam var ki… Seni yatırıp sikseler bile, zorla olmadıktan sonra tabi, kimsenin umurunda olmaz. ”

-“Ohh… Senin de umurunda olmaz mı kocacım? Karını sikecekler gözünün önünde? Koca siklerini amıma sokacaklar… Sen seyrederken bağırta bağırta sikecekler beni… Ohhh…”

-“Zorla olmadıktan sonra dedim ya, siksinler aşkım… Yatırıp siksinler seni… Offf… Senin gibi seksi karıyı görünce sikmeden bırakmazlar zaten… Dedim ya, acaip bir ortam… Loş ışıklar… İçkiler su gibi… Ortada koca yaraklı adamlar, zencisi, beyazı… Herifler koreografiyle sikiyorlar taş gibi karıları… Porno çeviriyorlar canlı canlı… İnsan olup da azmamak mümkün değil inan karıcım… Her şey mübah… Keşke kamera yasak olmasaydı, çekerdim, gelince izletirdim sana…”

-“Sen de o azan karılardan birini bulup siktin değil mi?” Kocam sustu, ne diyeceğini şaşırmış gibi, hemen anında yanıt gelmedi, yok diyemedi erkek beceriksizliğiyle… Anladım hemen… Aklıma gelen şeyi yapmıştı pezevenk, ordaki kadınlarla sikişmişti. Devam ettim, üstüne üstüne gittim,

“Dur sen… Ben de burada, havuzda denizde bana sikecek gibi bakıp duran çıplak adamların arasından birini bulmaz mıyım? Ben de sikişmez miyim? Gör bakalım sen… Hem de söylerim ona, sikişirken, sikini amıma sokarken kameraya çeksin bizi… Sen de gelince izlersin karının nasıl sikildiğini… Bak bakalım, ordaki yabancı karılar mı güzel sikişiyor, senin karın mı?”

-“Ohhh… Konuşma kız öyle… Sikim taş gibi oldu yine… Kızma hemen… Öylesine geçip gitti işte, ortamın müsaitliğinden… İçerde sikiş muhabbeti, çıkışta herkes kendi yoluna… Ama bildiğin gibi değil karıcım… Çok azdım çok… Hey… Demek sikişiceksin ha? Nasıl yapacaksın, anlatsana biraz… Hadi anlat karıcım…”

-“Hep mayo aldırdın bana, turistlerin arasında kapalı köylü kızı gibi kaldım mayolarla… Yarın gidip ilk iş minicik tanga bikini alıcam kendime… Üstsüz, memeler meydanda, havuz kenarında yatıcam… Bütün erkekler siker gibi bakacak karıcığına… Gör sen…”

-“Off… Yapma yaa… O senin güzel kalçaların arasında kaybolur tanga bikini aşkım… O güzel amını, taş gibi götünü görür herkes…”

-“Görsünler bebeğim… Gören bir kere görür demişler… Madem karın güzel, güzele bakmak sevapmış, baksınlar. Karıcığının amına götüne baksınlar. Memelerime baksınlar yalar gibi… Ohhh… Siksinler beni…”

-“Yavrum benim… Taş gibi karısın. Bilirim, birileri bakınca azarsın sen, amın yumruk gibi olur mayonun içinde… Hemen belli edersin sikişmek istediğini… Onlar da kızışmış karıyı bulunca… Sikmeden bırakmazlar seni… Kol gibi geçirirler kızışmış amcığına senin… Ohhh…”

-“Ah… Otelin animatörü var kocacım… Bi görsen… O da taş gibi… Yağsız, kılsız, safi kas adam… Tam ağzıma layık… Her tarafı boğum boğum kas yapmış… Kolunun pazuları benim bacağım gibi kocam… Yağlı güreş pehlivanı gibi çocuk… Havuza girip çıktıkça su damlaları bir parlıyor güneş yanığı bedeninde… Baktıkça amım sulanıyor… Ona siktireyim kendimi, olur mu?”

-“Off… Öyle ayrıntılı anlattın ki… Anlaşılan hep adamı seyretmişsin sen… Siksin aşkım… Mmm… Altına alıp siksin seni… Kocaman yarağı vardır o adamın… Yarrağını geçirsin amcığına… Nerde siksin seni aşkım?”

-“Havuzda siksin kocacım… Suyun içinde… Tangamı kenara çekip, sikini soksun bana… Oohhh… Pompalasın beni… Sonra odaya götürsün beni… Yatakta siksin… Altında ezsin beni… Eze eze siksin…”

-“Ahhh… Delirtme beni kadın… Devam et… Hadi, anlat nasıl sikiştiğini… Nasıl sikiyor seni animatör? ”

Otuzbir çekiyordu, seslerden, şapırtılardan anlıyordum. Ben de ondan farksızdım. Yatakta çırılçıplaktım. Bir elim telefonu tutuyor, diğer elim memelerimde, okşuyor, uçlarını sıkıyordum biraz… Sonra kasıklarımı okşuyor, amımı parmaklıyor, klitorisimi sıkıştırıyordum.

Sularım yatağa akmaya başlamıştı. Kendimi okşaya okşaya telefonda konuşmaya devam ettim kocamın istediği gibi… Dakikalar boyu beni nasıl siktiğini ballandıra ballandıra, gerçekmiş gibi, zevk iniltileri eşliğinde anlattım kocama… Sonunda boşaldık ikimiz de…

-“Oh benim azgın karıcım… Bitirdin beni… Yatak berbat oldu. Şu fantezilerin beni öldürüyor inan olsun…”

-“Keşke sen de yanımızda olsaydın kocacım… Yanımda olsaydın, adam beni siktikten sonra bir posta da sen kayardın bana… Döllenmiş amıma sikini sokardın sen de… Adamın döllerini yalar yutardım önce, sonra da seninkileri… Ama çok azdım ben yaa… Parmak yetmiyor artık… Hadi izin ver bana, siktireyim kendimi kocacım…” Gevrek gevrek, orgazm sonrası şapşallığıyla güldü telefonda kocam,

-“Çılgın karı… Delisin sen… Ne fantezilerin var senin kız… Zevkten bitiriyorsun beni… O istekli, şehvetli sesini duyar duymaz dimdik oluyor yarrağım… Neyse… Hadi iyi geceler sana… Yarın erken kalkmam lazım…”

-“Sana da iyi geceler kocacım… Fazla sikişme oralarda, hastalık kapıp gelme buraya, dikkat et…” diyerek kapattım.

Ben de orgazm yorgunuydum. Bir elim telefon tutmaktan, diğeri amımı parmaklamaktan yorulmuş, uyuşmuştu. Tavana bakarak yattım yatakta…

Çılgın karı ha? Fantezi ha? Sen Amsterdam’da gece kulübünde elin yabancı karısını sik becer… Bana, daha yirmisinde, yeni evli, taş gibi karına fantezi… Öyle mi? Dur bakalım sen…

Daha 24 yaşında, fiziği düzgün, uzun boylu, uzun sarı saçlı, gencecik kadınım. Yurtdışına tekstil ihracatıyla uğraşan kocamla tanıştığımda bir ajansta mankenlik yapıyordum. Flört döneminde lüks restoranlarda yemekler, lüks arabalar, ilişkimiz ilerleyince baş başa geçirilen yedi yıldızlı otellerde tatiller, sürpriz hediyeler, mücevherler… Pazarlamacı herif, allem etti, kalem etti, ben aramızdaki on yaş fark konusunu düşünüp dururken parasıyla, lüks vaatleriyle çekti aldı beni, evleniverdik.

Mutlu muyum? Eh, genelde mutluyum. Hiç sıkmıyor beni kocam, çok güveniyor… Çantamda kredi kartlarımla, canımın istediğini alıyorum, canımın istediğini giyiyorum, istediğim yere gidiyorum. Tek sıkıntım, çok seyahat etmesi, çok yalnız kalmam… Bazen ilginç yerlere gittiğinde beni de götürüyor, o iş bağlantılarıyla uğraşırken ben gezip tozuyorum, akşamları birlikte eğleniyoruz.

Son olarak on günlüğüne Avrupa müşterilerine satış turuna gitti, ben de tatile çıkmaya karar verdim. Kaldığım otele rezervasyon yaptırdım, uçağa atladığım gibi çıkıp Antalya’ya geldim. Alandan kiraladığım arabayla otele geldiğimde hava çok sıcaktı.

Kocama söylediğim gibi valizlerde sadece mayolarım vardı. Hemen mayomu giyip denize indiğimde otelin genelde yabancı olan üstsüz müşterileri arasında Kezban gibi kaldığımı gördüm. Birkaç dakika sonra ben de mayomun üstünü belime indirip güneşlenmeye başlamıştım bile…

Güneş görmemiş bembeyaz memelerim güneşin altında pembeleşti. Mayomun altıyla üstsüz yatarken etrafımdaki çıplak koşuşturmaca, eğlence, sevişip koklaşanların arasında şezlongta yatıp durdum koca gün…

Bir yandan güneşin sıcaklığı bedenimi ısıttı, bir yandan kocama anlattığım heykel vücutlu animatör, yakışıklı yabancı turistler içimi kaynattı. Güneş gözlüklerimin ardından sürekli onlara bakıp durdum yalana yalana… Gece kocam telefonda beni animatörle sikiştirip orgazm olunca biraz sakinleştim ama kafaya koymuştum. Bir şeyler yaşamam gerekiyordu benim de…

Ertesi gün otelin içindeki butikten alışveriş yaptım. Hayli cesur birkaç değişik renkte tanga bikini aldım kendime… Bir tanesini kabinde giyip aynaya baktım. Tanga bikinin üstü yoktu, bikini altı çıkıntılı, gösterişli kalçalarımın arasında kaybolmuştu kocamın dediği gibi… Önü sadece üçgenimin dudaklarını kapatıyordu.

Spor yapıyorum fırsat buldukça, vücudum o biçim… Hem bu yaşta selülit falan ne gezer, her yanım taş gibi… Tenim adım gibi, gülün yaprağı kıvamında… Her yanım ölçülü, muntazam, kıvrımlarım, çıkıntılarım iştah uyandırıcı…

Manzara harika görünüyordu. Dudaklarımı ısırarak aynadaki seksi yaratığa, kendime baktım. Memelerimi, kalçalarımı, dümdüz, biraz kaslı karnımı okşadım. Çok cesurdu bikini, çekindim önce… Fakat aldırmadım. Kimse tanımıyordu beni burada… Havuz kenarındaki üstsüz sarışın alman turist kızlardan bir farkım yoktu. Kim kime, dum duma…

Bikinileri alıp çıktım. Havuz kenarındaki yerimi aldım tekrar… Üstsüz… Güneş kremi çıplak bedenimde pırıl pırıl parlıyordu güneşin altında… Bakımlı kadındım. Pedikürlü ayak tırnaklarım, ayak bileğimde halhalım, uzun bacaklarımla, sırtüstü yattığım halde dimdik havaya bakan memelerimle ilgi çekiyordum. Her gören bir kez daha dönüp bakıyordu.

İçecek servisi yapan garson, komiler, kocama telefonda anlattığım animatör etrafımdan ayrılmaz olmuştu. Erkeklerin ilgisi, sikecek gibi bakışlarının altında güneşlendim, suya girdim çıktım, kremlendim uzun uzun… İlgilerini çekmeye bayılıyordum.

Kocam geldi aklıma… Geceki seks muhabbetimiz… “Karıcım, siksinler seni… Becersinler…” diyerek inlemeleri… Ayranım kabardı. Etrafımdaki erkekler olmasa elimi önüme atıp parmaklayacak hale geldim. Kendimi tuttum. Ne de olsa evli bir kadındım. Hemen ikinci günde birilerinin kucağına atlayıp sik beni diyemezdim.

Ayağa kalktım. Üzerimdeki tek giysi olan bikini altının ağını düzeltip kukumu örtmeye çalıştım nafile… Erkeklerin bakışları üstümdeydi anında… İçimden güldüm. Ne saçma şey… Ben seks istiyorum yana yakıla, onlar da beni sikmek istiyor… Hatta bakışlarıyla sikiyorlar bile… Çoğu elini önüne götürüp bana göstere göstere düzeltiyorlar kalkmış şeylerini… Terbiyesizler…

Ama yapamıyorum işte… Orospu değilim ki ben… Gidip sik beni diyemem ki elin adamına… Şimdiye kadar hiç yapmadığım şey… Orta malı gibi kendimi elin yabancılarına düzdürecek halim yok ya… Hem biraz da korku var, başıma iş açar mıyım, başıma bir şey gelir mi seks yapıcam derken….

Kendimi buz gibi havuza atıp ateşimi söndürmeye çalıştım. Biraz kulaç atıp yüzdüm. Serin su iyi gelmişti bedenime… Yorulunca biraz dinlenmek için sırtüstü suda uzandım. Çıplak vücudumun yarısı suyun içinde, iri memelerim suyun üstünde, ıslak ve kabarık uçlarıyla, ağı kadınlığımın arasına girmiş minicik bikini altımla, bakışları kendime çekiyordum.

Akşam üzeri odama çıktım. Duşumu yapıp rahatladıktan sonra kendimi akşama hazırlamaya başladım. Bütün vücudumu kremledim. Üstüme ince, ipek bir gömlek giydim. Altımda da minicik bir etek vardı. İnce kumaştan çamaşırlarım belli olmasın diye sütyen külot giymedim. Yılan gibi çıplaktım bembeyaz giysilerimin içinde…

İnce uzun topuklu lame iskarpinlerimi giyerken aynada yeni ağdalanmış üçgenimin çizgi gibi göründüğünü, önü açık gömleğimden memelerimin uçlarına kadar meydana çıktığını fark ettim. Neler yapıyordum ben böyle? Eşimden önce doğru dürüst bir erkekle beraber olmamıştım hiç… Sonra da sadece kocam…

Şimdiyse gündüz tanga bikiniyle, gece bu yok denecek kısalıkta külotsuz mini etekle erkeklere göz banyosu yaptırıyor, çıplak bedenimi aç gözlere sergiliyordum. Omuzumu silktim. Amaann… Kocama ihanet etmiyordum ki… Sadece tatil oyunu oynuyordum. Erkeklerin her yerimi süzmeleri, sikecek gibi bakmaları hoşuma gidiyordu, elimde değil… Madem bakılacak kadar güzelim, öyleyse bakıversinler. Allahın yarattığını kuldan saklamak doğru bir şey mi?

Restorana indim. Yine aynı şey… Erkeklerin mıknatıs gibi üstüme yönelen bakışları… Şefin, garsonların ilgisi… Kendimi prenses gibi hissediyordum. Balık söyledim, beyaz şarap eşliğinde balığımı yedim. Otelin barına geçtiğimde bir şişe şarabı bitirmiştim bile…

Bar kalabalıktı, ambiyans, müzik güzeldi. Kokteyl söyledim kendime, etrafımı izleyerek, müzikle salınarak içkimi yudumlamaya başladım. Canım sıkılmaya başlamıştı. Herkes çift, erkekli kadınlı eğleniyorlar, dans ediyorlar. Bense sap gibi ayakta dikiliyorum. Arkamda beni kesip duran barmenlerden başka tek erkek yok. Tam animatör akşamları ne yapıyor acaba diye düşünmeye başlamıştım ki, yanımda duran çift benimle müzik konusunda muhabbete başladı.

İkisi de Türk, erkek yakışıklı, kadın bakımlı, güzeldi. Onur ve Derya… Benden sadece bir iki yaş büyüklerdi. Kafamız iyi uymuştu. Saatler ilerledikçe sohbetimiz de ilerlemeye, içkiler su gibi akmaya başladı. Onlar da benim gibi iyi içiyorlardı. Gece yarısını geçtikten sonra kafam iyice çakır oldu.

Konuşmalarımız ilk çekingenlik safhasını geçmiş, kakara kikiri yapıyorduk. Etraftaki kızları erkekleri kesiyor, dedikodularını yapıyor, kahkahalarla gülüyor, eğleniyorduk. Şu kız güzel, yok onun kalçaları büyük, şunun memelerine bakın, sarkmaya başlamış, yanındaki yakışıklı oğlan jigolo herhalde, şu havalı kadının selülitlerine bakın hele, of, şu hatun taş gibi karı, barın önündeki herife bakın, vücut çalışmış bu, belli…

Üçümüz kafa kafaya vermiş etrafımıza bakıp eğlenirken, Onur’un bakışlarını ara sıra üstümde yakalıyordum. Bacaklarımı, yakası dekolte gömleğimden yarısı dışarı fırlamış memelerimi kesiyordu parlayan gözlerle… Ben de aldırmıyor, memelerimi, özellikle uzun bacaklarımı sergiliyor, mini eteğimle frikik verip duruyordum. Sonra Derya baktı bana baştan aşağıya not verircesine,

“Sen de felaket bir şeysin Gül…” dedi sonunda… Yüzüm kızardı, güldüm.

“Yok canım… Kendime bakıyorum. Mankendim esk**en, evlenmeden önce…” falan diye bir şeyler kekeledim. İkisi de ilgiyle, beğeniyle bana bakıyorlardı. Kocası üsteledi, saçımdan ayak tırnağıma kadar ilgiyle süzerek,

“Evet Gül… Bir erkek olarak fikrimi belirtiyorum. Sen harika bir kadınsın. Çok güzelsin…” Yüzüm kızarmış vaziyette, kadehimi havaya kaldırdım.

“Amaann, bakıp durmayın öyle çocuklar, utanıyorum. Hadi bakalım, şerefe, fondip…” diyerek işi şakaya boğdum. Eh, hoşuma gitmişti ilgileri… Hem erkek hem kadın bakıyordu bana, beğeniyorlardı beni, güzelliklerimi…

Saat ilerledi, ortam sıkmaya başladı artık, odalarımıza çıkmaya karar verdik. Aynı katta kaldığımızı öğrendik. Beraberce asansöre doğru yürüdük. Gelen asansör yükünü almıştı, kalabalıktı. Sıkışmamız gerekiyordu. Önce kadın girdi, sonra erkek bana centilmence buyur edip girerken kalkmış sertliği kalçalarıma değdi. Kata çıkana kadar arkamda hissettim o sertliği… Çok kötü olmuştum, tüylerim diken dikendi…

İçki bir yandan, sekse susamışlık bir yandan, ikilinin açık saçık şifreli muhabbetleri bir yandan… Off… İçime almak istiyordum şu herifi… Asansörde kucağına tırmanabilirdim yanımızda karısı, diğer insanlar olmasa… O öpülesi, etli dudaklarını yalayıp yutmak istiyordum kucağında sikilirken…

Asansörden çıkınca odama davet ettim. Gelmezler diyordum içimden… Bir an önce odalarına gidip yatağa girmek, sevişmek isterlerdi. En azından ben öyle yapardım. Yatağa kadar bile sabredemezdim, kapının önünde atlardım adamın üstüne… Kabul ettiklerinde şaşırdım.

“Neden olmasın tatlım?” dedi kadın… “Barın gürültüsünde iki muhabbet edemedik. Bir iki yudum da senin odanda içer, gırgır yapar, odamıza sonra gideriz.”

Hep beraber benim odaya girdik. Yatağın üzerine oturdular. Kafaya koymuştum. Kendimi bu yakışıklıya siktirecektim bir şekilde… Fakat Derya’yı ne yapmalıydım? Nasıl kıvıracaktım, kadını nasıl saf dışı edecektim, onu bilemiyordum.

“Çocuklar, mini barı geldiğimde doldurtturdum, rafta da her türlü içki var. Self servis… Siz beğendiğiniz içkiyi hazırlayıp için… Ben bir duş alıp kendime geleyim…” dedim.

Onlar minibara yönelirken ben banyoya geçtim. Aceleyle ılık duşun altına girdim. Su damlaları kızışmış bedenimi okşarken gözlerimi kapatıp ne yapacağımı düşündüm. Sonunda, ikinci kızlığımı adama vermeye hazır, işi olacağına bırakmaya karar verip duştan çıktım. Kurulandım, kokulu kremlerle bacaklarımı, vücudumu oğup üstüme askılı bir tişört geçirdim. Askıları sütyensiz, diri memelerimin yanlarını açıkta bırakan tişört hem kısa, hem inceydi. Kalçalarımı zor örtüyordu.

Odaya geri döndüğümdeyse şaşırıp kaldım. Çift yatağın üzerinde yarı soyunuk vaziyette sevişmeye başlamışlardı. Kadının üzerindeki bol, ince ipek elbisenin omuzları açılmış, benimkilerden biraz küçük, portakal gibi iç açıcı ve harika göğüsleri meydana çıkmış vaziyetteydi.

Adamın düğmeleri kopmuş gömleğinin ise önü tamamen açık, sırtüstü yatağa uzanmıştı. Karısı, kaslı çıplak bedeninin üzerine eğilmiş, memelerini adamın çıplak göğsünde gezdiriyor, dilleri dışarıda yalaşıp öpüşüyorlardı.

Onur’un eli karısının eteğinin altına dalmış, külodun arasından amını kurcalayıp duruyor, kadının eliyse pantolonun fermuarından içeriye girmiş, taş gibi olmuş sikini avuçlamış, okşayıp duruyordu içerde… Kendilerinden geçmişti ikisi de…

Bana aldırmıyorlardı bile… Geldiğimin, onları izlediğimin farkında değillerdi. Dondum, ayakta durup benim yatağımda, hiçbir şeyi, beni umursamadan, çekinmeden sevişen iki güzel insanı izlemeye başladım. Sırtım banyonun kapısına yaslanmış vaziyette hemen önümdeki seksi sahneyi izlemek iyice azdırmıştı beni… Aklıma kocamın anlattıkları, telefondaki heyecanlı sesi geldi.

“Klübün ortasında koca yaraklı herifler manken gibi karılara bir dalıyorlar, bir sikişiyorlar herkesin içinde… Aklın durur…”

“Porno çeviriyorlar canlı canlı… İnsan olup da azmamak mümkün değil inan karıcım… Her şey mübah…”

Elim ister istemez tişörtümün altında ıslanmaya başlayan kadınlığıma gitti. Gözlerim hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak istercesine fal taşı gibi açık, kendimi okşayarak önümde sevişenleri izliyordum. Herif etek altından karısının amını kurcalayıp parmakladıkça kadın zevkle inliyor, kadın elini pantolonun içinde oynattıkça adamın sesi duyuluyordu. Karısının dudaklarına yumulmuş, ıslak ıslak öperken ağzının içinde mırıldandı,

“Çıkar şunu dışarıya… Taş gibi oldu, canım yanmaya başladı artık…” Kadın bol keten pantolonun içindeki şeyi dışarıya çıkardığında elimde olmadan bir inleme koptu benden…

“Oohhh…”

Nerdeyse yirmi santimi geçiyordu elindeki alet… Kalınlığı benim bileğim kadar vardı sanırım… Pantolonun fermuarının arasından çıkmış, kadının elinde yarısı kaybolmuş vaziyette olmasına rağmen hatırı sayılır bir büyüklüğü, uzunluğu, mosmor kesilmiş yumruk büyüklüğünde bir başı vardı. Damar damardı kadının elinde… Çok güzel, harika bir şeydi…

Çıkardığım sesi duyunca benim farkıma vardı azgınlar… Banyonun kapısının önünde, nerdeyse yarı çıplak, elim apış aramda, onları seyrettiğimi gördüler… Kadın öpülmekten şişmiş, ıslak dudaklarıyla gülümsedi elindeki koca yarağı bırakmadan,

“Şekerim, kusura bakma… Sen banyoda gecikince biz dayanamadık daha fazla… Bu azgın adam delirtti beni öpe elleye… Beni de azdırdı.” dedi. Sonra beni, sevişmelerinden etkilenmiş, baştan çıkmış halimi baştan aşağıya süzerek sırıttı, “Sanırım senin için bir sakıncası yok, öyle değil mi?”

“Yok…” diyebildim. Sesim karıncalı çıkmıştı, öksürerek düzelttim. “Ne sakıncası olacak canım… Koskoca insanlarız, çocuk değiliz, halden anlarız. Çekinmenize de gerek yok. Devam edin isterseniz, ben sizin odaya geçerim.”

“Çekinmeyiz zaten, merak etme, alışkınız biz… Ama sen de yalnız kalma, yanımıza gel istersen…” Elini uzatmış, yatağa, yanlarına davet ediyordu beni…

“Nasıl yani?” dedim heyecanla… “Nasıl olur?” Kadının beni çağıran eli havadaydı hala…

“Hadi bebeğim… Naz yapma… Kocanla kaç gündür ayrı olduğunu kendin anlattın aşağıda… Anlatırken de benim kocama yiyecek gibi bakıyordun farkında değilsin. Sana kocamı sunuyorum işte…” Hala diğer elinden bırakmadığı koca siki sallayarak dikkatimi oraya çekti. Kocasını dudaklarından öperek elindeki siki sıktı, “Bu koca bebek ikimize de yeter, merak etme… Öyle değil mi aşkım? İkimizi de bir güzel sikersin değil mi?” Adam zevkle homurdandı, şehvetle dolu gözlerini benden, vücudumdan ayırmamıştı karısı konuşurken… Ben ise şoklardaydım.

“Tabi aşkım… Ne demek…” diye yanıtladı karısını.

“Senin gibi böyle güzel, böyle seksi bir kadını haftalarca yapayalnız bırakan gavat kocanın yerini benim sikici kocam doldurabilir rahatça… İçin rahat olsun… Hadi bebeğim… Soyun ve gel yanımıza, lütfen…”

Adam karısını yana itip ayağa kalktı. Üzerindeki düğmeleri kopuk gömleği, ayağındaki pantolonu küloduyla beraber sıyırıp attı. Spor salonlarında çok vakit geçirmiş olmalıydı. Bir gram fazlalığı yoktu herifin… Kaslı bedeniyle, taş gibi ufacık kalçalarıyla, bacaklarının arasındaki yirmi santimi geçkin copuyla çok seksi görünüyordu.

Resmen ağzım sulanmıştı. Gülümseyerek şapşal şapşal onu süzmemi izledi. Etrafında döndü, kendinden emin bir şekilde eline aldığı koca sikini bana doğru sallayarak,

“Nasıl? Beğendin mi Gül? İster misin bunu? Vajinanın pasını alayım mı bununla, ister misin?”

Yutkundum, cevap veremedim. Dilim tutulmuş gibiydi. Yatakta oturup bizi izleyen yarı çıplak karısı beni yatağa, kocasını paylaşmaya çağırıyordu. Kocası ise onun önünde, eros gibi çırılçıplak, elindeki koca sikini sallayıp duruyordu… Ne kadar rahat, geniş insanlardı bunlar… Bir şey söyleyecek halim kalmamıştı. Dizlerim titriyordu heyecandan… Kadın kocasına,

“İster tabi aşkım… İstemez olur mu hiç? Baksana nasıl aç aç bakıyor senin yarağına… Hadi soy şunu, yanımıza getir. Bir an önce sevişmek istiyorum ben… Oyalanıp durmayalım, vakit kaybetmeyelim.”

İki adımda yanıma geldi Eros heykeli… İki eliyle başımı tutup eğildi, dudaklarıma bir öpücük kondurdu. İçim ürperiyordu adamın ıslak etli dudakları benim dudaklarımı ezerken… Kasıklarıma kan yürüdüğünü, karıncalandığını hissediyordum. Şehvet dalgası kaplıyordu her yerimi…

Nasıl kaplamasın? Adam hararetle dudaklarıma yumulmuşken, önündeki ateş gibi sıcak ve demir gibi sert şey, bacak aramda dolaşıyor, bedenime batıyordu. Gözlerim karardı, düşecek gibi oldum, adam sarıldı, düşmeme engel oldu.

“Oohhh…” diye inledim kollarının arasında ezilirken… Biraz öpüp bıraktı. Ellerimden tutup kendinden uzaklaştırdı. Sonra eliyle tişörtümün eteklerini tutup yavaş hareketlerle yukarıya kaldırdı. Santim santim ortaya çıkan güzelliklerimi içercesine başımdan yukarıya kadar sıyırdı, çıkarıp attı. Kendi de geriye, yatağa gidip oturdu. Karısının yanında, sikini okşayarak bana bakıyordu. Karısıyla beraber beni süzüyorlardı parlayan gözlerle… Kıvandım… Kadın elini kaldırıp parmağıyla daire çevirdi havada,

“Çok güzelsin bebeğim… Dönsene biraz yavaş yavaş… Her yerini görmek istiyorum senin…”

Şaşkın şaşkın dediğini yaptım. Bunu adamın söylemesi gerekmez miydi diye geçti aklımdan… Beni izleyen iki çift gözün önünde tüm çıplaklığımla, ayaklarımda yüksek iskarpinlerimle duruyor, kendimi sergiliyordum. Heyecan, erotizm, şehvet, adrenalin dörtnala ilerliyordu odanın içinde… Durup bekledim. Kadın kısaca emir verdi boğuk sesiyle,

“Gel…”

Otelin geniş yatağına uzanmışlardı iki çıplak insan… Beni çağırıyorlardı. Yanlarına gittim. Beni ortalarına aldılar. Adam elimi tutup önüne götürdü. İnleyerek,

“Lütfen şunu biraz rahatlat yavrum… Sızlamaya başladı inan… Senin güzelliğine hayran kaldı bu ufaklık… Amına girmeden önce biraz dilinin tadına baksın. Öp onu…”

Eğilip o güzel siki okşadım. Başına bir öpücük kondurdum. Dediğim gibi, harika, nefis bir şeydi. Başını ağzıma almaya çalıştım, aldım da… Ağzımın içinde emerken dilimle okşadım içerde… Adam inliyor, elleriyle saçlarımı okşuyordu ben sikini yalayıp emerken… Rahatça elimdeki yarakla ilgilenebilmek için biraz daha üstüne kapandım.

Sonra… Sonra bacaklarımın aralandığını duydum. Islanmış amımda ıslak, sıcak bir dilin temasını… Ve amım, klitorisim her yalandığında aldığım o korkunç zevk duygusu… Başımı emmekte olduğum sikten kaldırıp baktım. Kadının kısa kesilmiş, kıvırcık saçlı başı kasıklarımda hareket edip duruyordu.

“Ahhh…” diye inledim. “Ne yapıyorsun Derya?” Kasıklarımdan başını kaldırıp yeşil gözleriyle, ıslak, pembe diliyle yalanarak bana baktı. Dudakları benim am sularımla ıslanmış, parlıyordu. Göz kırptı,

“Şşşttt… Bebeğim… Sen elindeki şeyle ilgilen… Burayı bana bırak, ben ilgileniyorum.”

İlgilenmeye devam etti. Karısı Derya amımı yalarken ben de kocasının sikini yalıyordum aynı anda… Kadının diliyle bana verdiği ve amımdan tüm vücuduma yayılan şehveti, ben de dilimin ucundan, ağzımdan kocasının bedenine aktarıyordum olduğu gibi… Klitorisimi emmeye başladığında benim kalçalar dalgalanmaya başladı. İlk orgazmımı yaşadım kasılarak…

Kendime gelince Onur beni alıp sırtüstü yatağa yatırdı, bu kez kendisi ilgilenmeye başladı. Okşarcasına dudaklarıyla tüm bedenimi dolaştı. Dudaklarımdan başlayıp ayak parmaklarıma kadar…. İskarpinimin bağcıklarını çözüp fırlattı. Ayak bileğimdeki halhal kalmıştı üzerimde giysi olarak… Ona dokunmadan bacak içlerimi yalaya yalaya yukarıya çıktı. Amıma daldı. Karısının az önce yaladığı amımı bu kez pütürlü koca diliyle kocası yalıyordu.

“Oohhh… Dünya varmış…” diye inleyerek kasıklarıma gömülmüş başı okşadım, saçlarını parmaklarımla karıştırıp kendime çektim.

Fazla oyalanmadan yukarıya çıktı, karnımı, memelerimi öpe öpe bacaklarımı aralayıp arasına girdi, yerleşti yavaş yavaş… Heyecanla bekliyordum başıma gelecekleri, daha doğrusu amıma girecek şeyi… Derya ise yanıbaşımızda bizden daha heyecanlıydı,

“Hadi Onur… Sok artık şu sikini karıya… Bir görsen amcığın dudakları nasıl titriyor, nasıl heyecanla bekliyor yarağını… Ohhh… Hadi kocacım… Sik şunu…”

Karısı beni sikmesi için kocasına yalvarırken ben çaresizce, adamın kaslı göğsünü okşayarak içime girecek aleti bekliyordum. Pis herif, işkence çektirir gibi sikmiyordu beni… Şınav çeker gibi ellerini başımın iki yanına dayamış, öyle duruyordu. Sonra sikinin başını amımın dudaklarında hissettim. Aşağı yukarı sürtünüp duruyordu ateş topu… Başımı kaldırıp baktım. Derya kocasının sikini tutmuş, kendi eliyle benim amıma sürtüyordu. İnleyerek başımı yastığa bıraktım.

“Ahhh… Çok güzelll…”

İnlememi duyan adam üstümde alçaldı. Sikinin başı amımın girişini zorladı. İlk kez böyle büyük bir penis giriyordu içime… Dudaklarımı ısırarak, bacak aramdaki kalınlığın zorlamasına, canımı yakmasına aldırmamaya çalıştım. Kaygan olmama, su içinde kalmama rağmen, koca alet zorlanıyordu amıma girmekte… Bastıra bastıra, santim santim soktu yarağını içime… Başı vajinamı yararak girdi, girdi, girdi… Bayılacak gibiydim. İnleyip duruyordum altında… Sonunda Derya’nın kocasının sikini tutan eli dayandı kasıklarıma önce… Onur homurdandı,

“Çek şu elini orospu… Dibine kadar sokmak istiyorum bu güzel amcığa… Ohhh… Daracık amın varmış bebeğim… Bitirdin beni…” Karısı eğilmiş, kocasının sikinin amıma nasıl girdiğine bakıyordu heyecanla…

“Çok güzel görünüyor kocacım… Oh, nasıl da giriyor koca sikin… Kalın kalın, orospunun amına saplanıyor sanki… Bıçak gibi saplanıyor… Çok güzel… Nasıl Gül? Kocamın siki nasılmış? Bir bilsen, nasıl zevk verir kadına benim kocam… Aygır gibidir… İkimizi de sabaha kadar siker, bana mısın demez?”

“Ohh… Evet… Çok güzel… Harika… Çok… Çok zevk veriyor… Oh, Derya bu bambaşka… Kocanın siki… Ohhh… Farklı… Bacaklarımın arasında… Odun var sanki… İçim doldu Derya… Kocan içimi doldurdu… Ohhhh…” Nefesim kesilmişti zevkten… Nefes almaya çalışırken, kesik kesik konuşup duruyordum bir yandan…

Derya doğrulup bana geldi. Dudaklarımı öpmeye başladı. Kocasının siki amımın içinde yara yara girerken karısı da dudaklarımı öpüyor, yalıyor, bir yandan memelerimi okşuyordu. İlk kez bir kadın beni öpüyordu. İlk kez bir kadınla öpüşüyordum, bir kadın amımı yalıyordu. Hem de kocası beni sikerken… Çok zevk alıyordum, çok… İçkinin etkisi çoktan geçmişti, başımı döndüren şey şehvetten başka bir şey değildi. Evet, başım dönüyordu zevkten… Bulutlarda uçuyordum.

Dudaklarımı öperken dili ağzımın içine girmişti. Şehvetle dilini emdim ağzımın içinde, hırsla… Sonra kalkıp bir bacağını aşırıp başımın üstünde dizlerinin üstünde durdu. Eliyle amının dudaklarını aralayıp ıslanmış, pırıl pırıl parlayan pembe içini gösterdi bana…

“Ben seni yaladım, sen de beni yala aşkım… Kocam seni sikerken, sen de beni dilinle sik… Ohhh… Hadi bebeğim… Yala amcığımı…”

Yaladım. Bir erkeğin yapabileceğinden fazlasını yapmaya çalıştım dilimle… Yaladım, emdim. Ben amıyla uğraşırken, o da üstümde kocasıyla öpüşüyordu karşılıklı… Kocası bir yastık alıp benim altıma sokuşturdu, kalçalarımı yükseltti. İşini iyi bilen sikici herif, bir yandan dizlerinin üstüne çökmüş hararetle beni sikerken, kalın yarak amımın içinde piston gibi gidip gelirken, bir yandan da karısıyla öpüşüyor, memelerini yoğuruyordu kürek gibi elleriyle… Eller, dudaklar birbirine girmişti. Elimiz nereye denk gelirse okşuyorduk birbirimizi…

Sonunda dayanamadım daha fazla… Erkeğin kalın siki öyle zevk veriyordu ki, Derya’nın amını yaladıkça kopardığı feryatlar, Onur’un inlemeleri öyle tahrik edici bir ortam yaratıyordu ki, boşalmaya başladım. Kalçalarımı indirip kaldırıyordum erkeğin sikini karşılarcasına… Sonunda, uzun bacaklarımı erkeğin kaslı gövdesine dolamış vaziyette, güzel yarağını içime, ta diplerime hapsettim, kasılıp kaldım. Elektriğe tutulmuş gibi titredim, çırpındım, kollarımı savurup durdum çaresizce…

Ben boşalırken Derya üstümden inmiş, sımsıkı sarılmıştı bana kasılmalarım sırasında… Dudaklarımı öpüyor, elleriyle aramızda ezilen göğüslerimi okşuyordu sakinleştirmek istercesine… Kocasının kalınlığı tümüyle içimi doldurmuşken karısının öpüşmeleri, okşamaları aldığım zevki arttırıyor, uzatıyordu. Şiddeti gittikçe azalan kasılmalarım sonunda bitti. Ara ara, elimde olmayan ürpermeler, titremeler yaşıyordum ama… Kendime geldiğimde karı koca iki yanımda uzanmış, meraklı gözlerle benim orgazmımın son kırıntılarını izliyorlardı eserlerinden memnun bir şekilde, gülümseyerek… Ben de gülümsedim,

“Çılgınsınız… Böyle bir şey ömrümde yaşamadım ben…” diyebildim kuruyan dudaklarımla… “Bittim… Mahvettiniz beni…” Derya uzanıp dudaklarımı öptü. Parmakları hala kabarık meme uçlarımda, tırnakları karnımda geziniyor, beni ürpertiyordu.

“Daha yeni başladık canım… Bu yaşadığın sadece başlangıçtı.” dedi. “Bak, aygırım daha boşalmadı bile… Daha dimdik ayakta… Beni bekliyor…”

Baktım, doğru söylüyordu. Diğer yanımda uzanan kocasının siki dimdik havadaydı. Başını yastıkta yana çevirmiş, sikini okşayarak bize bakıyordu. “Biliyorum, senin içine boşalmak istiyor azgın kocam… Ama en son sabah sikiştik, ben de özledim kocamın sikini… Biraz da ben tadına bakayım. Özledim ben de…” Elini apış arasına götürüp kadınlığını avuçladı, hırsla, “Amcığım seni özledi kocacım… Hadi gel, sok şunu içime…”

Kocasının gözleri ikimizin üzerinde gidip geliyordu. Birbirini okşayıp duran, öpüşen çırılçıplak, iki güzel kadın… Manzara güzel olmalıydı. Elini uzatıp elimi tuttu, çekip bacaklarının arasında dikilen heyülanın üzerine koydu elimi…

“Gül… Canım… Hadi biraz sikimi yala da karımın amına rahat girsin. Az önce senin vajinanda ıslandı ama… Kurudu biraz sanki… Hadi dilinle ıslat beni bebeğim… Yala…”

Parmaklarım onun güzel erkekliğine temas edince ürperdim. Az önce içimdeydi bu koca şey, nasıl alabildiysem bunu içime… Nasıl kaybettim amımda bu koca şeyi… Hayranlıkla her yanını inceleyerek okşadım. Doğrulup kasıklarına yaklaştım. Sırtüstü yatan erkeğin havaya bakan mızrağının başına bir öpücük kondurdum. “Ohhh…” diye bir inilti koptu erkekten… Ben de öpmeye, dilimle yalamaya koyuldum. İnliyordu ben yalarken… Durmadan konuşuyor, bana talimatlar yağdırıyordu.

“Ohhh… Güzel yalıyorsun bebeğim… Yalamayı iyi biliyorsun, alışkınsın anlaşılan… Ohhh… Devam et… Taşaklarımla da ilgilen biraz… Parmaklarını hissedeyim. Evett… Böyle… Dilinle dokun onlara… Dilinle de yala şimdi… Oohhh… Parmakların boş durmasın öyle… Alttan kalçalarımı okşa… Yess… Çekinme canım… Göt deliğimi okşa… Ahhh… Çok güzel…”

Kalçalarını kaldırdı biraz… Yükseldi… Karısı yetişti, yükselen kalçaların altına başını soktu. Ben yukarıya, erkeğin sikine dilimle çıkarken, o kocasının kalçalarının arasında çalışmaya başladı. Hayretle başımı eğip baktım. Kocasının minik deliğini yalıyordu kadın… Pembecik dili adamın tüysüz göt deliğinin etrafında dolaşıyor, dilini sertleştirip deliğe baskı yapıyordu. Kocası kendinden geçmişti adeta… Benim durduğumu hissedince saçlarımdan tutup sikine çekti başımı…

“Bırakma orospu…” diye tısladı dişlerinin arasından… “Yala… Sikimi yala… Durma… Ohhh… Karıcım, fahişenin tekisin sen, biliyorsun değil mi? Ohhh… Dilin bitiriyor beni… Hadi Gül… Karım götümü yalarken sen de sikimi yala canım… Em… Çok güzel… Harika… Ahhh…”

Adamın bacaklarının arasında iki kadın birden hararetle çalışıyor, adamı kıvrandırıp duruyorduk yatakta… Dakikalarca sürdü bu seks oyunu… Sonra sertçe ikimizi de çekip aldı oyuncağımızdan… Bir anda dizlerinin üstünde kalktı. Taş kesilmiş siki göbeğine yükseliyordu, yalamalarımızla pırıl pırıl yapmıştık, loş ışıkta parlıyordu… Ve o sikin sahibi, kocaman, kaslı gövdesiyle yatakta bir seks tanrısı gibi yükseliyordu. Şehvet uyandırıcı, seksi, hayvansı bir şeydi bu adam… Bir aygır… Biz iki kadın, ayaklarının dibinde, o tanrının müritleri, tapınak kölesi bakireler gibi heyecanla bekliyorduk. Sikmesini bekliyorduk. O tanrısal aletini sokmasını…

Karısını sertçe çekip kaldırdı, önüne aldı bir anda… Bunu beklemeyen Derya ufak bir çığlık kopardı… Anlaşılan karısını doyurmak istiyordu önce… Oyuncak bebek gibi çevirip dört ayak haline getirdi karısını… Derya başını yastığa koymuş kalçaları titreşerek bekliyordu, heyecanla… Kocası sikini belinden tutup karısının arkasına yaklaştırdı. Başını bir iki kez ıslak, hazır bekleyen amın dudaklarının arasında gezdirdi. Ve bir anda amına sokuverdi o koca aleti… Ahhh… Dibine kadar… Kadının kalçaları kasıklarına yapışana kadar kökledi…

“Offf… Yavaş… Hayvann… Amımı yardın yine… Orospu çocuğu… Canımı yaktın…” Kocası Derya’nın çırpınmasına, bağırmasına, küfürlerine aldırmadan gözleri yarı kapalı, hararetle gidip geliyordu amında… Parmakları belinde, kendine çekip hart diye dibine kadar sokuyor, hart diye çıkarıyordu başına kadar… Sonra tekrar gömüyordu sikini… Derya çırpınıyor, çarşafı avuçlarının arasında çekiştiriyor, durmadan inleyip kocasına saydırıyordu.

“Ahhh… Offf… Anası sikişmiş piç… Nasıl da geçiriyor yarağını acımadan… Ananı da siksinler senin böyle e mi…? O fingirdek annenin amına böyle koysunlar. Orospu annenin… Ohhh… Yavaşş… Yavaş sik dedim sana… Her seferinde… Ooohhh…”

“Anamı karıştırma orospu… Fahişe… Yarak delisi kadın… Yarak istiyordun, al sana yarak… Sikişmek istiyordun… Al… Köküne kadar…” diye diye sikiyordu kocası… Sert… Çok sert… Karısı cıyak cıyak bağırıyordu altında…

“Ahhh… Görürsün sen… Kızkardeşini siktiricem senin… Erkeklerin ortasına atıcam azgın kardeşini… Ananla beraber siktiricem… Oovvv… Yavaş ulan… Aaahhh…”

Başını bana çevirdi. Yanıbaşlarında uzanmış, hayretle aralarındaki konuşmayı dinliyor, canlı hard porno çeviren ikiliyi izliyordum. Bir elim ıslanan amımda, diğeriyle memelerimi okşuyordum.

“Ah Gül… Bunun bir annesi var, mahallede vermediği erkek kalmadı. Babasının boynuzları kapıdan sığmıyor. Bunlar ailecek sikişken… Azgın bunlar… Ohhh… Canımı yakma dedim hayvan… Aaahhh… Delirtme beni… Bir kızkardeşi var Gül… l****a… O biçim… O da bunlar gibi azgın… Her gece kapımızda küçük orospu… Biz sikişirken bizi izliyor… Ohhh… Abisi beni sikerken o kapı aralığında amını okşayıp duruyor her gece… Ohhh… Geliyorum… Geliyorum… Ooohhh…”

Kocasının siki motor gibi içine girip çıkarken elleri kasılıyor, gözleri kayıyordu. Ben boşaldı, bırakırlar diye beklerken kocası aldırmadan devam ediyordu sikmeye… Derya ise kendini resetleyip sanki az önce orgazm olmamış gibi devam ediyordu. Sular fışkırıyordu koca yarak her içinden çıktığında… Gözlerime inanamıyordum. Hiç böylesini görmemiştim. Nemfomanyak kadın dedikleri bu muydu yoksa? Bu nasıl bir seks gösterisiydi böyle?

“Görürsün sen kocacım… O azgın kardeşinin… Lokum gibi l****a kardeşinin tadına önce ben bakıcam… Yumruk gibi tazecik amcığını yalayıp yutucam.

Sonra erkek bulucam ona… Siksinler kardeşini… Amına koysunlar kızkardeşinin… Sen nasıl benim amıma koyuyorsan… Offff… Aynen… Tarif edicem onlara… Sert sikin dicem… Kızlığına acımayın… Kızkardeşini bozdurucam senin… Hoş, azgın kardeşin o azgınlıkla bakire değildir ya… Siktirmiştir kendini orospu kardeşin… Kızkardeşin… Oofff… Şimdiye kadar… Çoktan… Yarağı yemiştir… Aaaahhhh…”

Kocasının altında bir yandan sikilirken bir yandan hayretle dinlediğim şeyler söyleyip duruyordu inlemeler arasında… Normalde boşanma, hatta cinayet sebebi olabilirdi kadının söyledikleri… Onur ise tam tersine, daha çok tahrik oluyor, daha çok sertleşiyordu konuşmaları sürdükçe… Kalçalarını tokatlayıp duruyordu sikerken… Kıpkırmızı olmuştu karısının kalçaları…

“Ahh… Doymaz bunlar… Sikişmeye doymazlar… Anasını siktiğimin çocuğu… Tatil günleri sabahlara kadar siker beni… Aygır herif… Ooohhh… Aklı fikri seks bunun… Kendi siktiği yetmez gibi… Gider başkalarına da siktirir beni… Oturur yanımızda, beni nasıl siktiklerine bakar… Ooohhh… Bayılır grup seks yapmaya… Çok zevk alır, çok… Karısını siktirmeye bayılır… Manyak kocam benim… Adamlar beni siktikten sonra… Gelir, döllerini yalar amımdan… Aahhh… Yalar beni… Döllü amımı yalar… Adamların döllerini içer pezevenk… Karısını siktiren pezevenk… Aaahhh… Geliyorummm… Geliyorum erkeğimm… Ooohhhh… Hadi sen de gel artık… Amım yanıyor artık… Orospu çocuğu… Yeterr… Boşal…”

“Ben de geliyorum aşkım… Oohhh.. Karıcım benim… Ooohhh.. Gül… Arkama geç… Sarıl bana… Sen de beni sik… Hadi…”

Fırlayıp kalktım, arkasına geçtim. O dar ve sert kalçalar motor gibiydi karısının arkasında… Sarılmaya çalıştım. Kasıklarımı onun kalçalarına dayamaya… Siker gibi hareketler yapmaya… Baktım, hızına ayak uyduramıyorum, eğildim. Alttan karısının amına çarpıp duran taşaklarını okşadım. Kasılmaya başlamıştı aygır… Rahat çalışmam için karısının üzerine biraz daha eğilince hareketleri yavaşladı. Ben de başımı kabalarının arasına gömdüm. Dudaklarımla tertemiz ve mis gibi kokan götünün deliğini öptüm.

“Ahhh…” diye bir feryat… “Yala… Götümü yala bebeğim… Deliğimi yala… Ooohhhh…”

Dediğini yaptım. Dilimin ucunu büzüğünde gezdirirken onun aldığı zevki, şehvet titremelerini bacaklarını tutan ellerimde hissedebiliyordum. Korkunç zevk alıyor olmalıydı aygır… Kol gibi siki, isterik karısının sular fışkıran amında… Götünün deliğini ben yalıyorum… Önden, arkadan… Zevk… Uzun bir süre götünün deliğini yaladım, büzüğünü emdim, dilimi içine sokmaya çalıştım.

“Ooohhh… Geliyorum… Boşalttınız beni orospular… Sonunda boşalttınız… Fahişelerim benim… Ooohhhh…”

Evet… Sonunda… Ben bu kadar uzun süre sevişen bir erkek görmemiştim hiç… Geciktirici almış olmalıydı. Zira hiçbir insan evladı bu kadar uzun sikişmeye, sikinin yalanmasına dayanamaz, birkaç kez boşalırdı. Bu aygır ise bizi, iki kadını ikişer üçer kere orgazma ulaştırdıktan sonra yeni boşalıyordu. Kasılmalarını dilimin ucunda hissedebiliyordum. Götünün deliği açılıp kapanıyordu boşalırken…

Yavaş yavaş karısının amına gömdüğü sikini dışarı çekti, çıkardı. Çekerken karısının amından çıkan azmanın gövdesi beyaz spermlerle, karısının zevk sularıyla bulanmış vaziyetteydi. Dölleri karısının amının kenarlarından süzülmeye başladı. Yarak içinden çıktığında içindeki spermleri kusmaya başladı. Beyaz kremamsı sıvı, içinden balta sapı çıkmış, dudakları aralık kalmış kadınlık organının dudaklarının içinden süzülerek geldi, yatağa akmaya başladı.

Derya inleyerek, halsiz bir vaziyette kendini yatağa bıraktı boylu boyunca… Bir pozisyonda iki kez boşalmıştı kadın… Fersiz, dermansız yattı kaldı yüzüstü… Saçları karmakarışık, makyajı rimelleri akmış, amında döller… Tam bir sikilmiş orospu gibiydi kısacası…

Onur da karısının rimelleri akmış yanağına sevgi ve şefkatle bir öpücük kondurup yanına devrildi koca gövdesiyle… Derya başını bile kaldıramadı yastıktan, dudaklarıyla bir öpücük hareketi yapmaya çalıştı. Sırtüstü yatan adamın yayla gibi geniş, kılsız göğsü inip kalkıyor, ıslak siki hala tıp tıp atıyordu… İnmesine rağmen hala kalın bir hortum gibi duruyordu bacaklarının arasında…

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir